6 Nisan 2012 Cuma

31. İstanbul Film Festivali yedinci gününde "abla" üç film daha görür: Büyükelçi, İyiniyetler, Bengal'de Bir Dedektif


6 Nisan 2012 Cuma günü "abla"nın gördüğü üç filmin ikisi NTV Belgeselleri Kuşağı'ndan; üçüncüsü ise belgesel tadında bir otobiyografi:

Danimarka, 2011 yapımı Büyükelçi: Yönetmen ve oyuncu Mads Brügger. 2012 Robert Festival (Danimarka) En İyi Belgesel ödüllü filmin kahramanı Mads Brügger, web adreslerini verdiği iki ajanstan birinde karar kılar, parayı bastırır; Liberya’yı temsil etmek üzere gittiği Orta Afrika Cumhuriyeti'nde görünüşteki amacı bir kibrit fabrikası kurmak -ki bunun için Hindistan'dan bir uzman getirtir, iş vaad ettiği pigmelere seminerler verdirir-, asıl amacı ise elmas madenlerine yakın olmaktır. Çantasında 10 milyon ile rahatça seyahat edebilecek bir diplomat olabilmek için kendisine gerekli belgeler gecikerek Kara Afrika'nın ortasında daha pembe beyaz, sarışın Mads'i sıkıntıya soksa da o "diplomaside masada değilsen mönüdesindir" dediği tuhaf zaman ve zeminde elinden geleni yapar, hatta oraya buraya bol keseden dağıttığı mutluluk zarflarını bile "sadece yoz diplomatlar üzerinde para bulundurur" diyerek tercümanına taşıtır. Görüşmeleri gizli kamera ile kaydedilmiş doğru bağlantılar kurmaya gayret ederse de coğrafya, bir kaç gün önce görüşüldüğünde, Avrupalının yamyam diye tanıdığı "Bokassa yaşasaydı Orta Afrika Cumhuriyeti, Afrika'nın İsviçresi olurdu" diyen polis müdürünün pat! diye suikaste kurban gittiği, sürekli güncellenesi listeler gerektirir. Sömürgeci elbette, özgürlüğünü elde etti diye muhteşem zenginlik barındıran toprakları kendi haline bırakacak değildir. Başından sonuna dek geniş bir tebessümle izlediği belgeseli "abla" içtenlikle önerir.

İngiltere-Hindistan-ABD, 2011 yapımı Bengal'de Bir Dedektif: Yönetmen Phil Cox. Cinayetlerin %70'inin faili bulunamadan rafa kaldırılan Hindistan Kalküta'da 15 yıldır, kurduğu Always Dedektiflik Bürosu'ndaki grubuyla marka koruma, evlilik öncesi-sonrası hizmetler verirken üç gencin öldürülmesi işini alan Rajesh, dansa, şeker hastalığı yüzünden ölmekte karısına, oğluna düşkün bir adamdır. Çok eğlenceli, izlenesi belgesel, stres atmak için dans yarışmasına katılan grubun gece baskınlarını, 4 yıla uzayabilecek hantal polis araştırması yüzünden tıkanıp kalan cinayeti, eşinin dürüstlüğünden yakınan bir kadını, sahte şampuan sattığı için hapse düşen adamı konu eder.

Romanya, 2011 yapımı İyiniyetler: Yönetmen Adrian Sitaru, oyuncular Bogdan Dumitrache, Nataşa Raab, Marian Râlea... Genç Ustalar Bölümü'nden ödüllü filminin gösteriminden önce Adrian Sitaru, bu saatte oldukça dolu salon için teşekkür eder. Annesinin inme geçirdiği haberi üzerine Bükreş'ten apar topar memleketine dönen Alex'i, ona odaklanmış kamerayla izleyen film, bu rahatsızlık çevresinde ailesinin, annenin iş arkadaşı öğretmenlerin, hastanedekilerin, eş dostun beyan ettiği fikirlerle gelişir.

Film sonrası yeniden izleyici karşısına çıkan genç yönetmen soruları yanıtlar:
Soru: "Teknik bir sorum olacak; kamera neden sürekli Alex'i izledi?" Yanıt: "Otobiyografik öykü bu, ben bunu yaşadım, senaryoyu da böyle yazdım."
S. "Hastanedeki tavşan maskeli figürün anlamı nedir?" Y. "Bunu neşeli olsun diye koydum, metafor kullanmayı sevmiyorum, gerçekte orada böyle bir kadın vardı, Romanya'da hastanelerde böyle bir uygulama var. Alex'in maskeli birine güven duyması, aynı benim Cluj'daki, orada olmayan arkadaşıma güvenmem gibiydi."
S. "Sağlıkla ilgili hepimizin bildiği hikayeler; neden pembe pijama?" Y. "Bunu benim paranoyamın bir yansıması olarak düşünmek gerekir. Ben annemin, benimle bir daha sohbet edemeyeceğini düşünerek çok üzüldüm, herşeyi çok inceledim. Aynı pijamadan çok kişide olduğunu görünce..."
S. "Biz de tanıdık doktor peşinde koşarız. Romanya'da küçük yerlerde tanıdıklar sayesinde hastalar daha iyi muamele mi görüyor?" Y."Bu benim de yaşadığım bir ikilem, güvensizlikten değil, ne olacağını bilemeyip daha iyisinin bulunabileceğini düşünmekten, hangisinin daha iyi olduğunu bilememekten kaynaklanan..."

Hiç yorum yok: