3 Nisan 2012 Salı

31. İstanbul Film Festivali dördüncü günü "abla"nın gördüğü üç film: Aşkın Karanlık Yüzü, Aramızda Bebek Var, Yas


3 Nisan 2012 Salı, "abla"nın ilk filmi İngiltere, 2011 yapımı Aşkın Karanlık Yüzü: Yönetmen Terence Davies, oyuncular Rachel Weisz, Tom Hiddleston, Simon Russell Beale... 1950'lerde Londra'da geçen aşk hikâyesi ne yazık, hiç bir yanıyla "abla"yı sarmaz. Film bir yana sitedeki tanıtım yazısına da "abla"nın bir çok itirazı vardır: "...Yüksek mahkeme hâkimi, ruhsuz -adam hiç de ruhsuz değildir, tersine inceliklerle donanmış âşık bir ruha sahiptir- Sör William Collyer’in güzel karısı Hester, Londra’da ayrıcalıklı bir yaşam sürmektedir. Bir gün herkesi şaşkına çevirerek -izleyici tek kişinin bile şaşkınlığına tanık olmaz- evliliğini ardında bırakır ve tutkuyla âşık olduğu eski ordu pilotu, havalı ve genç Freddie Page’in yanına taşınır. Şeytanla -?- Aşkın Karanlık Yüzü arasında sıkışıp kalan Hester neyi (ya da kimi) seçmelidir?.. -Hester hiç bir zaman bir seçimle karşı karşıya kalmaz-" Bir kaç yıldır festival listesini düzenleyip yolladıktan sonra "abla", filmler hakkında tek satır okumaya, işte bu yüzden kararlılıkla direnir. İzleyicinin, bir müze sahnesinde atıştıklarına tanık olduğu -tutkuyla bağlı?- çiftten erkek, daha büyük kapışmada eve dönerse kadının kendisini konuşmalarıyla altüst edeceğini söyler ama izleyici bunun ne demeye geldiğini anlamaz. Kadının son sahnede intihar sınırından, yeni bir hayat kararına ışık hızıyla geçişi de ayrıca dikkat çekicidir.
Özen Film'in alıp altyazısını çevirttiği, -festivalin açılış filmi- vizyona hazır.

Fransa, 2011 yapımı Aramızda Bebek Var: Yönetmen Rémi Bezançon, oyuncular Louise Bourgoin, Pio Marmai, Josiane Balasko... İzleyiciye "Merhaba, hoşgeldiniz, demek isterdim..." der filmin yönetmeni, "Diliniz işitmek için çok güzel ama konuşmak çok zor." Filmden sonra sorular için dönmek üzere çekilirken sahaftan, Atatürk'le ilgili bir kitap aldığını bildirmesi, alkışlara neden olur. Ana fikri "Biz anne doğmayız, anne olmayı öğreniriz" olan çok eğlenceli, laser altyazıyla vizyona hazır filmi "abla" anlatmak istemez, yerine sorulara yönetmenin verdiği yanıtları aktarmakla yetinir.
"Bu çifti baştan sona izlemiş gibisiniz, tanıyor muydunuz?" sorusunu, "Senaryoyu yazarken oyuncuları tanımıyordum, onlar da birbirlerini tanımıyorlardı, sonra çok iyi kaynaştılar. Romanın yazarı (anne) konuyu daha çok kendisi ve bebeği açısından ele almış, ben babayı biraz öne çıkardım."
İkizler annesi izleyici yönetmenin çocuğu olup olmadığını merak eder; "Filmi yaparken yoktu ve kendi duygularımı da katmak istemiyordum ama sonrasında çocuk yapma isteğim arttı" yanıtı alır.
"Festivalin en güzel filmlerinden biri, ben de akadamisyenim, adaptasyon sırasında sıkıntı çektiniz mi?" sorusu, "İlk kez kitap uyarlıyorum, zorluğunu ve bu romana ihanet edebileceğimi biliyordum; yazara gösterdiğimde o, çok sadık bir ihanet olduğunu söyledi" diye yanıtlanır.
"Kadın oyuncu gerçekten hamile miydi?" sorusunu yönetmen "Kadın oyuncu yönetmek zor bir de hamile olsa çok daha zor olurdu; silikon bir karın yaptırdık, doğum sahnesinde de çok uğraştık, filmlerde bebekler sanki 9 aylıkmış gibi 10 kilo doğuyorlar, bizim kullandığımız bebek iki saatlik, bir günde iki kere doğmuş gibi oldu" diye yanıtlar.
Bir kadın izleyicinin, kadın oyuncunun göğüs uçlarıyla ilgili sorusu ise "Bir parça buz mucizeler yaratabiliyor" yanıtıyla karşılanır, gülüşmelere neden olur.
Bir erkek izleyicinin "erkek olarak kadın duygularını çok iyi yansıtmışsınız" yaklaşımı "Bence her erkeğin içinde bir parça da kadın, ben içimdeki kadını yansıttım; katıldığımız festivallerde soru soran erkekler çok az oldu, demek kadın filmi olmuş"
Eski kafalı bir feminist olduğunu söyleyen kadın izleyicinin, "sizin yarı annelik üstlenebileceğinizi düşünüyorum, baba bebekle çok daha uyumluydu, anneliğin paylaşılması konusunda ne düşünüyorsunuz?" sorusu yönetmen tarafından "Bir çiftte babanın yeri anne ile çocuğun arasında, anne uzaklaşınca baba gerçek yerini buldu" diye yanıtlanır. "Çocuk yapma kararı, sonrasını düşünmeden, aşktan kaynaklanıyor, hazır olunmalı... Kitapta beni çeken, yazarın anneliği anlatırken kullandığı realist bakış açısı oldu."

İran, 2011 yapımı Yas: Yönetmen Morteza Farshbaf, oyuncular Kiomars Gity, Sharareh Pasha, Amirhossein Maleki... Atlas Sineması'ndaki fuayesindeki tıklım tıklım kalabalık, İranlı genç yönetmenin filmi için bir arada. Genç irisi, masum ifadeli yönetmen film öncesi izleyiciye teşekkür ettikten sonra, "Öncelikle belirtmek isterim ki," der, "bu biraz sabır gerektiren bir film, ne kız var, ne de aşk; ama kalbimi koydum bu filme ve sizin de kalbinizle izlemenizi bekliyorum."
Uzun süre, geniş panoramada yol alan arabanın ufacık görüntüsü altındaki konuşma yazıları kadın:... erkek:... düzeninde giderek, izleyiciyi/"abla"yı şaşırtırsa da, arka koltukta oturan, kısa bir süre önce anne babasını trafik kazasında yitirmiş oğlanın teyzesi ile sürücü eniştesinin, konuşma özürlü olduğunun anlaşılmasıyla normal akışına kavuşan film, bu durumdan doğan bir takım komikliklerle sürer. Değişik bir bakış/yapış açısı filmi İran filmleri bir yana, "abla"ya kalırsa, Dünya sinemasında da farklı yere koyar. İlgiyi hak eden özel bir film.

Hiç yorum yok: