10 Nisan 2012 Salı

31. İstanbul Film Festivali onbirinci günü "abla"nın gördüğü üç film: Süper Kahramanın Ölümü, L, Gecikme

10 Nisan 2012 Salı sabahı, Polis Bayramı kutlamalarına ek, yağmurun aksattığı trafiği yarıp Fitaş 4'e ulaşan "abla"nın ilk filmi, genç oyuncusunun katılımıyla Almanya-İrlanda, 2011 yapımı Süper Kahramanın Ölümü: Yönetmen Ian Fitzgibbon, oyuncular Andy Serkis, Thomas Brodie-Sangster, Aisling Loftus... İzleyiciyi "Geldiğiniz için teşekkür ederim" diyerek karşılayan Thomas Brodie-Sangster, film sonrası dönmek üzere giderken ekler "candan katıldığım bir proje oldu, umarım siz de severek izlersiniz." Roman uyarlaması filmin kahramanı 15 yaşındaki lise öğrencisi Donald, kanserden ölmekteyken, kendini ifade etmekte kullandığı graffiti ve çizimlerinde, -hayatını kurtardığı kızın sevişme teklifini reddedip yanmakta olan binaya koşan- bileği bükülmez bir süper kahramandır. Öleceğine inanmayan annesinin tersine duruma direnmeyen, rahatlasın diye oğluyla ot içen babasına ilâveten psikoloğu ile arkadaşları da -refah ülkelerinin en büyük sorunlarından biri gibi görünen- "ölmeden bekaretini terk etsin" fikriyle ellerinden geleni yaparlar ama Donald gider ayak âşık olmuştur. Film sonrası dönen, saçlı haliyle pek güzel Thomas Brodie-Sangster, soruları yanıtlar: "Müzikler Dublinli çok küçük bir grubun. Yönetmen senaryoyu defalarca yazarken onların müziğinden etkilendi, sormadan müziklerini filme kattı, tabi çok şaşırdılar." S."Kanserli birini oynamak zor, sonrasında nasıl toparlandınız?" Y. "Bu bir meydan okumaydı, benim için zor oldu elbette, saçlarımın, kaşlarımın kazınması yardımcı oldu, insanlar saçı olmayanlara daha şefkatle bakıyorlar." S. "Psikolog desteği aldınız mı?" Y. "Herşeyden önce karakterim Donald'ı kansersiz canlandırmaya çalıştım, sette kanserli çocuklarla çalışan bir hemşire vardı, bana duygusal açıdan destek oldu" S. "Kaç yaşındasınız? Kaç fiminiz var?" Y. 21 Yaşındayım, çocukluğumdan beri pek çok filmde, kısa metrajda rol aldığım için kaç filmim olduğunu bilmiyorum, tiyatroyla ise yolum hiç kesişmedi. Her zaman beni geliştirecek konuları seçtim." S. "Bu rolü neden, senaryodaki hangi sahnenin etkisiyle kabul ettiniz?" Y. "Aslında daha önce böyle bir rol düşünmemştim, kafası karışık bir genç... Bunu yapmam bu değişimden geçmem gerekiyordu. Aslında beni çeken, hayatı nasıl yaşamayı seçtiğiniz meselesi..."

Yunanistan, 2012 yapımı L: Yönetmen Babis Makridis, oyuncular Aris Servetalis, Makis Papadimitriou, Eleftherios Matthaios... Anlamadığı, dingin, uzuuuun çekimler yüzünden ara sıra kestirdiği, gösterim sırasında salondaki hareketliliğe bakılırsa, paylaşılan hoşnutsuzluk yüzünden nereye koyacağını bilemediği film için "abla"nın söyleyebileceği bir şey yok.

Uruguay-Meksika-Fransa, 2012 yapımı Gecikme: Yönetmen Rodrigo Plá, oyuncular Carlos Vallarino, Roxana Blanco... Yapımcısı Sandino Saravio'nun gösterim öncesi "Filmimin Uluslararası Yarışma'ya seçilmesi ve dolu salon benim için büyük mutluluk" dediği film, evde fason dikiş diken orta yaşlı üç çocuklu Maria'yı anlatır. Giderek aklı puslanmakta babasına da bakan kadın onu bir bakımevine yatırmaya yerleştirmeye niyetlenir ama geliri bunun için fazladır, yaşlı adam kabul edilmez. Kardeşinin de desteklemediği Maria bir bunalım anında babasını "buradan ayrılma, markete su almaya giyorum" diyerek uzak bir semtte bir bankta bırakır eve döner. Gecenin ilerleyen saatlerinde pişmanlıkla yollara dökülür, bin zahmet üşümüş, işemiş yaşlı adamı bulur. Kendine özgü özel bir lezzet taşıyan Güney Amerika sinemasından, "abla"nın işte sinema bu! dediği türden güzel filmin, uzun sarı saçlı neşeli genç yapımcısı Sandino Saravio soruları şöyle yanıtlar: S. "Yönetmen siz olsaydınız neyi farklı yapmak isterdiniz?" Y. "O yüzden yönetmen değilim, işini bilen yönetmenlerle çalışmayı seçiyorum. Değişiklik isteseydim de söylemezdim." S. "Müzik filmle birlikte mi, sonra mı oturtuldu?" Y. "Yönetmenle 3. filmleri, önce senaryoyu okuyup... çok fazla müzik de istenmedi zaten." S. "Jenerikten anladığım kadarıyla (babaya ithaf), yönetmenin yaşamından izler var mıydı? Bir de babayı oynayan oyuncunun geçmişini merak ediyorum, bu derece doğal oyunculuk nasıl sağlandı?" Y. "Yönetmenin eşinin öykülerinden yararlanıldı senaryo için, o da babasını terk eden bir kadınla ilgili gazete haberinden etkilenerek yazmış öyküyü. Baba emekli mimar, 82 yaşında ve bu ilk oyunculuk deneyimi."

Hiç yorum yok: