13 Nisan 2012 Cuma "abla"nın ilk filmi, bildiği kadarıyla soyu tükenmekte olan eski tarz işletmecili sinemaların sonuncularından Beyoğlu Sineması'nda. 1989'dan bu yana yıllara yayılan devamlılık sayesinde, çalışanlarla kurduğu ahbaplıklar, -kendisini Zeki Demirkubuz'la tanıştırdığından değeri büyük işletmeciye ait- merdivenlerin başındaki odadan kafe'ye, tuvaletin girişine, koltuğuna dek minik sohbet parçalarıyla sürer gider.
Türkiye, 2011 yapımı Güzel Günler Göreceğiz: Yönetmen Hasan Tolga Pulat, oyuncular Uğur Polat, Nesrin Cavadzade, Buğra Gülsoy, Barış Atay... Daha güzel bir hayat için oradan oraya dolanırken yolları, hayatları birbirine dolaşan beş insanın öyküsünü anlatan, en iyi film, senaryo, kurgu ve yardımcı kadın oyuncu ödüllü film sonrası oyuncu Barış Atay, yönetmen Hasan Tolga Pulat ve senarist Emre Kavuk sorular için perde önüne gelir:
S. "Ödüllü olduğu için gelmedim filminize ama tüm ödülleri hak etmiş, özellikle namus meselesini çok güzel ele almışsınız, elinize sağlık" Y. "Bu ülkeye dair bir şeyler yapmak istiyordum, Emre'nin de böyle bir metni vardı, 5 ayrı koldan giden paralel öyküler."
Salonun loş oluşu yüzünden geç fark edilip söz hakkını bir sonra kullanan, 67 kuşağı olarak hakkını hiç çiğnetmediğini belirten hanım ekibe "Türkiye'nin en önemli meseleleri namus, umutsuzluk konularına değindiğiniz ve Türk Sineması'na kattığınız yeni kan, can için teşekkür ediyorum"
Senarist Emre Kavuk'a S. "Hikayede şiirler var, nasıl koydunuz, iç sesinize mi uydunuz?" Y. "Şiir kullanımı rastlantı... Don Kişot'u okurken, senaryoyu, Cumali'yle ilgili bölümünü yazıyordum. Filmde söylediklerinin farklı coğrafyadan 4 yy. öncesi ile ortak paydada buluştuğunu gördüm. Tek günü anlatan filme şiirin de büyük yardımı oldu."
S. "Inarritu'dan esinlenme var mı?" Y. "Yılmaz Güney'in Yol filmi daha çok referans oldu bizim için aslında. Paralel yaşamları anlatması dolayısıyla..."
S. "Nesrin Cavadzade ile Uğur Polat'ın oyunlarını çok beğendim ama Uğur Polat, bir komiser için fazla şehirli geldi bana" Y. "Biraz öyle olsun, bildiğimiz türde biri olmasın istedik. Kozmopolit bir hikaye anlattık, değişik diller, farklı coğrafyalardan insanlar bir aradaydı. Bu açıdan Uğur Polat'ın şehirli diksiyonu bizim evrensel tarzımıza uygun düştü."
Fransa, 2011 yapımı Meryem Ana, Kıptiler ve Ben: Yönetmen Namir Abdel Messeeh, katılanlar Namir Abdel Messeeh, Siham Abdel Messeeh... 2009'da Mısır'da görünen Meryem Ana'yı kasetten ailesiyle izleyen Mısır asıllı Fransız yönetmen Namir, bu konuda film yapmaya -Kıpti yanını reddettiği için 15 yıldan beri gitmediği- Mısır'a, yoksulluklarından mahcubiyet duyan annesinin muhalefetine karşın köye gider, kuzenlerinin işbirliğiyle yapay bir Meryem Ana vizyonu düzenler, kaydeder. Filmi izledikleri son sahnede "abla"nın -o ana dek vizyonlardan zerrece kuşkulanmamış- köylülerin yüzünde gördüğü, şüphedir. Ödüllü, çok komik belgesel keşke satın alınsa da, diye düşünür "abla" daha fazla kişi izlese...
ABD-Almanya, 2011 yapımı Yalnız Gezegen: Yönetmen Julia Loktev, oyuncular Gael García Bernal, Hani Furstenberg, Bidzina Gujabidze... Muhteşem Gürcü coğrafyasında yerel rehberleriyle yürüyen Amerikalı çift, bir ara bir grup avcıya rastlarlar. Adamların, nedeni anlaşılmayan, rehberlerinin aydınlatmadığı düşmanca tavırları çifte silah çekmeye varır. Ruhsal dengesi hassas genç kadın ile -saldırı anında içgüdüsel biçimde kadının arkasına saklanan, sonra durumu tersine çeviren- adamın araları açılır. Kadın yerel rehbere güven duyar yakınlaşır ama bu da adamın onu öpmek istemesiyle sonuçlanır. Açıklığa kavuşmayan gerilim nedeni bir yana, kadrajın bir yanından giren grubun öte yandan çıkışını naklen aktaran Angelopulosvari uzun çekimler, içsel zamanı 18 saat -burcunun gezegeni Merkür'ün bir günü- olan "abla" için fazlasıyla yavaştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder