18 Nisan 2012 Çarşamba

31. İstanbul Film Festivali son günü "abla"nın, izlediği tek film Şeytanın Yüzü ile yıldız listesi


15 Nisan 2012 Pazar, gece evine dönecek olan "abla"nın festivaldeki son bileti Fransa-İspanya, 2011 yapımı Şeytanın Yüzü: Yönetmen Dominik Moll, oyuncular Vincent Cassel, Déborah François, Joséphine Japy... Festival sitesindeki tanıtıma göre "Gotik yazar Matthew Gregory Lewis'in 1796 tarihli romanının uyarlaması..." film, manastır kapısına bırakılan, keşişlerin büyüttüğü, günah çıkaran soyluya "şeytan ona atfettiğimiz önem kadardır" diyen ilkeli rahip Ambrosio'nun şeytana uyup -günün değerlerine göre- en büyük günahları işlemesini anlatır. Laser altyazılı film vizyona gireceklerden. Psikolojik gerilimpeksever "abla", eski festivallerden birinden Harry, İyiliğinizi İsteyen Bir Dost ile eve dönüşünün ertesi akşamı TV'de, Dominik Moll yönetiminde Laurent Lucas, Charlotte Gainsbourg, Charlotte Rampling ve André Dussollier'nin oynadığı 2005, Fransa yapımı -yine gerilimi esaslı- Lemming'i görmemiş olsa, romanın yazılış tarihi 1796'yı bir yana bırakıp, Şeytanın Yüzü'nü pek demode bulacak...

31. İstanbul Film Festivali reklam kuşağı "yok!" denecek kadar bodur; vakıf kendi tanıtımını ve sponsorlarının, taş çatlasa beş dakikayı geçmeyen -"abla" bunun hayra mı, şerre mi işaret olduğunu anlamaz- bir kaç reklamını yayınlar. Bunlardan, şirin bir kızın açık pencereden uçan biletini yakaladığı sıra kulağa gelen "Yaşattığı duygu sadece bir kağıt parçası olmaktan çok öte..." lâfına takılan "abla", sadece bir kağıt parçası'nın ne menem bir duygu yaşattığını merak eder.

Ekrem Bora'nın vefatı üzerinden çok geçmeden, festivalin tam ortalarında, sabah evden çıkmaya hazırlanırken, köşeye kıstırıp bir gün önce gördüğü filmleri anlattığı damadının omzu başından "abla"nın, ekranda gördüğü haberle içi acımıştır: "Hem de benden bir yaş küçükmüş" der damadına, "Meral Okay'ı ilk kez İkinci Bahar dizindeki kasap Melahat rolüyle tanımış, hepimiz çok sevmiştik."

Her zaman yeni bir fikir, farklı bakış açısı peşindeki "abla", Festival filmleri yıldız listesinden önce genel bir değerlendirme yapma ihtiyacı duyar: Albert Nobbs'taki diğer karakter -boyacı- Janet McTeer en az Glenn Close kadar iyidir; Norveç'in Evlatları'nda -refah toplumlarınca deneyimlenmekte olan- çocukla kurulan yüksek empatinin yarattığı babayı / anneyi / otoriteyi aşamamaktan, isyan edememekten doğan pedagojik arıza sonucu çocuğun kendine, çevresine yönelttiği yıkıcılık saptaması yerindedir; İyiniyetler'de iyiniyetin ne derece yıpratıcı olabileceği yansız biçimde işlenir; Faust'ta o günün insanın -olası- davranış biçimi böyle olsa gerektir; İz-Reç'te kan davası gütmeyi bir yana bırakıp şefkatle daha büyük resmi görmeye çalışan bilge bakış açısı onurlandırılmayı hak eder; Latin Amerika Sineması'nın kendine özgü filmleri Gönül Laf Dinlemez, Akasyalar ve Gecikme akıldan çok gönülde yer eder; Aramızda Bebek Var doğuma, Sade Bir Hayat ölüme -nihayet! duygusallıkla puslanmamış- duru bir bakış sunar; Gizemli Kadın iyi bir psikolojik gerilimdir, bir daha tekrarlamasın deniyorsa, Unutulan Topraklar sıkı bir ders niteliğindedir; Nefes ve Yukarıdaki Çocuk, çocuk annelerin yetişkin -olmakta zorlanan- çocuklarını inceler; Güzel Günler Göreceğiz ile Alacakaranlığın Portresi farklı yaşam biçimleri deneyimlemekte iki ayrı toplumda otorite boşluğundan doğan alacakaranlığı anlatır; yeri ayrı Zeki Demirkubuz, Yeraltı ile insan ruhunun dehlizlerinde dolanmaya devam eder; kadına şiddet Kurtuluş Son Durak'tan daha eğlenceli anlatılamaz; Bengal'de Bir Dedektif çevresinde Hindistan gerçeği buruk da olsa tebessümle izlenir; Gökyüzünde Bir Ayna ile Mutluluğa Boya Beni ezoterik mesajlar taşır çok güzel filmlerdir.

Her ne kadar eğlenceli filmler seçmeye çalışmış olsa da "abla" arada ne olacak bu Dünya'nın hali? türünden acıklı filmlere rast gelir. Değerlendirme kriterlerinden bihaber olduğundan hazmetmekte en zorlandığı, -L, Yalnız Gezegen gibi- filmler, bir kaç ödüllü. Orta halli bir izleyici olup jürilerin nelere baktığını kestiremediğinden, ancak erbabının şifresini çözebildiği sembollerle dolu filmleri "abla", çok lezzetli de olsa, tarifindeki kaşıkların, ölçü kaplarının da içine karıştığı yemeğe benzetir.

Gördüğü 40'tan fazla film içinde, en beğendiğinden başlayarak "abla"nın yaptığı sıralama:

Yargısız

Benim 533 Çocuğum Var

Büyükelçi

Meryemana, Kıptiler ve Ben

Yas

Hiç yorum yok: