Kuzeninin hararetle önerdiği Kevin Hakkında Konuşmalıyız, 2011 Filmekimi'nden, ABD İngiltere, 2011 yapımı: Yönetmen Lynne Ramsay, oyuncular Tilda Swinton, John C. Reilly, Ezra Miller... Çocuksuzluğu seçmiş eş dosta "iyi ki!.." dedirten filmin iki baş kahramanından -diğeri haince kötü yüz ifadesini hiç yitirmeyen oğul- anne Eva, (zor oyunculuğun altından alnının akıyla kalkan Tilda Swinton), baba Franklin (John C. Reilly) kucağına verilen Kevin ile henüz tanışmakta iken, hastane yatağında kara kara düşünür. Görünürde hiç sebep yokken, doğduğu günden başlayarak annesiyle ilişkisini alabildiğine düşmanca sürdüren oğul, aksine babasıyla pek sevecen ilişki içindedir; o kadar ki anne, kendisinden şüpheye düşer, eşinin bilgisi dışında yeniden hamile kalır. Sondan başa ilerleyen, izleyiciyi geri dönüşlerle, ne olduğu hakkında bilgilendirirken gerilimi giderek tırmanan filmin finalinde, Kevin'in 16. doğum günü armağanı -enstrümanı- ile, bir sanat başyapıtı ortaya koyarcasına yarattığı kıyım, "abla"ya kalırsa bir karma temizliği / dengelenmesi öyküsü. "Annenin" der "abla", çıkışta filmi birlikte izlediği arkadaşına, "iyi niyeti, gayreti, tartışmasız alttan alan tavrı, her şey olup bittikten sonra dahi oğluyla sürdürmeye çalıştığı ilişkiye bakılırsa, bu ikisi arasında önceki yaşamlarından gelme kapanmamış bir hesap olsa gerek."
Türkiye 2012 yapımı, 48. Altın Portakal Film Festivali'nden beş ödüllü Zenne: Yönetmenler M. Caner Alper, Mehmet Binay, oyuncular Kerem Can, Erkan Avcı, Giovanni Arvaneh... Yaşamını dans üzerine kurup sürdüren Can, çevresinde dolanan -devamsız- üniversite öğrencisi Doğulu Ahmet ve Afganistan'da fotoğraf çekerken tanık olduğu trajedi yüzünden darmadağın, İstanbul'a sığınan Daniel'in yolları kesişir. Fotoğrafçıyla, babasının kayıp yaşamını özgürce yaşamak isterken, annesinin, cinayete varacak nefretinin odağı haline gelen Ahmet'in aşkı ile, cinsel enerjisini yaratıcılığa dönüştürerek görkemli dans gösterileri düzenlemeyi başaran Can çevresinde, eşcinsellerin, yaşamın her alanında olduğu gibi askerlik kurumunda nasıl aşağılandıklarının anlatıldığı filmin sonunda Der Spiegel'de 2009'da yayımlanan bir habere göre Dünyanın en büyük porno arşivinin Türk ordusu arşivlerinde olduğu belirtilir.
Türkiye Bosna 2011 yapımı, Bir Zamanlar Anadolu'da, "abla"nın izlemeye kıyamadığı, öteleye erteleye kendince en uygun ruh halini beklediği film, tüm bu özeni fazlasıyla hak eder: Yönetmen, "abla"nın her işini beğendiği Nuri Bilge Ceylan. Oyuncular Muhammed Uzuner, Yılmaz Erdoğan, Taner Birsel... gibi görünmekte ise de, özellikle ilk 1 saat 19 dakika boyunca bozkır gecesini otomobil farlarıyla, tandır ateşiyle, ampullerle, idare lambasıyla çizen, tarayan, yalayan, ısıtan, ışıtan ışık filmin baş rolünde. Bir taşra kasabasında, gece boyu, bir içkili kıskançlık cinayetinin keşfini yapmak niyetiyle o çeşme senin bu çeşme benim dolanıp duran zanlı, savcı, doktor, polis, jandarma, mola verdikleri muhtar; her biri kendi derdine bulanmış, kendi hikayesini anlatır. Tekrar tekrar bakılası, izlenesi, görülesi film "abla"nın, "muhteşem!" dediği türden bir başyapıt!
Doğan Kitap 2011 baskısı Az, yazarı Hakan Günday'ın aynı yayınevinden çıkan yedinci kitabı. Bir yanıyla, zamanında okuduğunda "abla"nın derin hayranlık duyduğu Oğuz Atay'a -ki içinde, özellikle Tutunamayanlar'ı bir kez daha okuma hevesi uyanmıştır- güzelleme sayılabilecek romanın, akıl almaz şiddeti anlatırken ustalıkla taklalar attırdığı söze hükmederek okura da kahkahalar attıran yazarının üstün becerisi, "abla"ya kalırsa, ancak ve ancak -kendisinin de- mensubu olduğu belagat burcu İkizler'den kaynaklanır.
Az, sayfa 150'den "...İngilizce dilbilgisi kurallarını hâlâ öğrenememiş olsa da, o dünyaya ait kuralları çok iyi bildiğinden, kısa sürede kendine bir çete kurmuştu. Yatırcalı akrabalarının Londralı çocuklarından oluşan küçük sürüsünün adı Fighting Wolves'du. İlk bir kaç hafta Ubeydullah ve Bezir, Regaip'in peşinden koşmuş ancak birden durmuşlardı. Çünkü Regaip'in bir korucu olduğunu hatırlamışlardı. Ve saklandığı yer bir dağ değil, Londra da olsa, bulunmak istemeyen bir korucuyu aramak boşunaydı. Bulunamazdı. Dolayısıyla geriye, alabilecekleri tek bir önlem kalmıştı. Onu da Ubeydullah halletti. Çok, ama çok büyük içtenlikle beddua etti!"
Butik Yayıncılık'tan 2008 baskısı Işığın Kobrası, 2012'nin Ötesi, Dünya'da Enerjinin Değişimi ve Dişil Işığın Yükselişi adlı kitabın yazarı Drunvalo Melchizedek. Kitabın arka kapağından: "Dünya'da her 13.000 yılda bir, her şeyi değiştiren kutsal ve gizli bir olay gerçekleşir. Tabiat Ana'nın Kundalini enerjisi, gezegenin temelindeki yerinden ayrılır ve bir yılan gibi dünyamızın yüzeyine hareket eder. Bir zamanlar antik Lemurya'daki yuvasında olan enerji önce Atlantis'e ardından Hindistan ve Tibet'in Himalaya Dağları'na geçti ve her yer değişikliğiyle, spiritüel anlayışımızı değiştirdi. Ve cinsiyet. Ve kalp. Bu kez Işığın Kobrası 13.000 yıl kalacağı yeni yerine Şili ve Peru'nun And Dağları'na taşındı. Böylelikle dünyada da dişil ışığın yükselişi başlamış oldu."
2011 yılının Ağustos sonu ile Eylül'ünün ilk haftasını Peru, Bolivya'da geçiren "abla"yı pek etkileyen Machu Picchu'daki seremoni: (Sayfa 210) "Machu Picchu'da antik kütüphanelerin ve kayıtların saklandığı ve hemen gözünüze çarpacak şekilde düz alan yerleştirilmiş iki yer vardır. Peru'nun çevresi tapınaklarla doludur ve bu tapınakların çoğunun ortasında, taş heykel gibi görünen, oyuk bir kaya vardır. Biraz duyarlılıkla, bu "kayıt koruyucularının" birinin yanında oturabilirsiniz ve elinizi, kayadaki belli bir oyuğun üzerinde gezdirerek, oraya yüzlerce, hatta binlerce yıl önce yerleştirilen detaylı görüntüleri, içsel görüşünüzde görebilirsiniz... İnka rasathanesinin zemininin de bir kaya "heykel" olmasının sebebi budur. İnkalar, Ekinoks Presesyonu gibi astronomik değişimleri algılayabilmeleri için, gece gökyüzünde oluşan bu fenomen ve değişimleri binlerce yıl, tek bir insanın yaşamından çok daha uzun süre kaydetmek zorundaydılar. İnka'nın bu kaya kayıt koruyucuları ile yarattığı şey, günümüzde modern bilgisayarlarımızın başardığı doğruluğa denkti.
İlk seremonimiz için önceden belirlenmiş bir alan seçildi ve zaman yaklaştıkça, grubumuz üyeleri gelmeye başladı. Sonuçta tüm grup toplanmıştı.
Ben yere, Peru'ya özgü bir kumaş serdim ve dört kristali, dört yöne yerleştirdim. Ortası için özel bir kristal getirdim ve sonra, katılımcıların getirdikleri nesneleri sunağa yerleştirmeleri için seremoniyi başlattım. Kısa sürede tüm kumaşın üstü, kutsal nesnelerle dolmuştu....
Sunak hazır olduğunda seremoniye başladık. Ve dört yönde enerjilerimizi belirlemeye başladığımız anda yine dev bir akbaba grubumuzun üzerinden uçtu. Aslında, tam sunağa doğru pike yapmıştı ki son anda yükseldi.
İnka şamanları bu işareti büyük neşeyle karşıladılar, çünkü bu, bizim, gelip onların insanlarını kurtaracakları yönündeki kehanette bahsedilen grup olduğumuza inanmaları için gereken üçüncü işaretti. Peki ikincisi neydi? Bilmiyorum, şamanlar, sadece gördüklerini söylediler, ne gördüklerini değil..."
Tabiat Ana'nın hizmetinde geçen 35 yıllık hikâyesini bir gezi kitabı gibi anlattığı, "abla"nın bayıldığı, huşu içinde okuduğu kitabın sonunda, Drunvalo Melchizedek sözlerini (sayfa 241) "...21 Aralık 2012'de, Ekinoks Presesyonu tamamlanacak ve bir başka 13.000 yıllık dönem başlayacak. Bu sürede, eski dönem ve insan yaşamını kontrol etmenin eski eril yolları bozulmuş olacak. İnsanları Işık'a götürme görevi kadınların olacak. 18-19 Şubat 2013 tarihinde, Maya, yeni dönemin ilk seremonisini gerçekleştirecek. Bu da insanlıkla "kişisel" bir seviyede etkileşime başlamak için her yerde yaşamın açılışını tetikleyecek ve insanlık hızla, Dünya üzerinde kalan insanları iyileştirecek..." diyerek bağlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder