Kızının küçük ailesinin, torundan sonra artık sığamayıp taşındığı eski evine yeniden yerleşirken “abla” ev telefonu ile cep telefonu ödemelerinin birbirine çok yakın olduğunu görür ve yıllardır cansiperane sürdürdüğü direnişe son verir. Biraz da kız kardeşlerinin olupbittisiyle, cep telefonu olanlar –ki epeydir bir numara belirtmeksizin hiçbir iş yapılamadığından kardeşinin, damadın numarasıyla tuhaflıklar yaşamaktadır- safına katılır. Az zaman sonra damat, “abla”yı, telefonundan reklamsız müzik dinleyebileceği bir istasyona kaydeder.
İzleyen günlerde kendine sevdiği şarkılardan derleme yaparken Dean Evenson’la karşılaşıp müziğine hayran olan “abla” Stephan Micus ile çarpılır! İnternet’te araştırırken “Bu etkinlik gerçekleşti, kaçırdığınız için üzgünüz” başlığını görüp “benim kadar değil!” diye söylenir; önceki yıl Mayıs’ta Zorlu PSM’nde bir konser vermiş Stephan Micus’u, ne yazık o yeni keşfetmiştir. Böylece, pek çok enstrüman gibi sesini de çok etkili kullanan sanatçı ilk sırasına yerleşir. Albümlerini tekrar tekrar dinlerken “abla”nın en sevdiği parçalar: Sowing Wind, Dancing Clouds, Part 9: Child, For Ceren And Halil, Brother Eagle…
Müzik yazısı yazmanın -kendinde bulunmayan türde- uzmanlık gerektirdiği duygusuyla konuyu meraklısına bırakan “abla” yazısının ikinci kısmını, gözde yazarlarından Jo Nesbo’nun son kitabı Polis’e ayırır.
“Shakespeare Yeniden” Projesi kapsamında yazdığı, sevgilisi Lady ile kirli polis Machbeth ikilisinin kahramanı olduğu şahane Machbeth yorumunun hemen ardından yayınlanan, diğer tüm kitaplarını ayıla bayıla okumuş, “yeniden olsa, yeniden okurum” fikrindeki “abla”, Jo Nesbo’nun son kitabı Polis’i koşup ilk fırsatta almakta gecikmez.
Sık sık ters köşeye yatırdığı okuyucunun dikkatini, sürükleyici hikâyede tutmada olağanüstü becerikli yazarın, -Machbeth karakteriyle paralellikler yakaladığı kirli polis müdürü Michael Bellman’ınki gibi- derinlikli karakter analizleriyle dolu kitabından; polis danışmanı psikolog Stale Aune, “abla”nın serinin başından bu yana gelgitlerini izlediği, çok sevdiği Harry Hole’a şunu söyler: “…çevrendeki dünyanın sana bel bağladığı zamanda içmeye başlıyorsun, çünkü sorumluluk alamıyorsun, emeklerin boşa gitmesini istiyorsun. İskambilden ev yapıyorsun, bitirmek üzeresin, ama üzerindeki baskı o kadar büyük ki, bir vuruşta iskambilleri yere deviriyorsun. Yenilgiyi böyle savıyorsun başından…”
Stephan Micus: https://www.youtube.com/watch?v=0JLRG3M22Dg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder