14 Nisan 2018 Cumartesi

“ABLA”YA GÖRE HAL VE GİDİŞ 24




“Abla” eski, otuz küsur yıllık evini yeniden açarken haliyle birçok alışveriş yapar. Yakındaki süper market bilmemnekadar’lık alışveriş için bilmemnereden indirimli mönü kuponu verir. “Abla”nın hiç hamburger yiyesi yok, ne yapsın, sinemaya gittiğinde film festivali öğrencileri kollar.

İki içecek verdiğinden iki kişiliğe benzeyen indirimli mönüyü devretmek üzere iki oğlanın yolunu keser, öğrenci olup olmadıklarını sorar. Olumlu yanıt alınca davasını anlatır, kuponu önerir. İkilinin daha bakımlı, şık ve yakışıklı olanı “bize verme teyze” der, yürür. Öteki yüzünde hafif bir gülümseme, gitmek ile kalmak arası kararsız; “arkadaşın bunu gurur konusu yaptı, sen al, kullanmasan da bir arkadaşına ver” diyen “abla”ya karşın bir ihtimal, ötekinin tepkisini göze alamadığından kuponu almaz, teşekkür edip uzaklaşır.

Yılmaz, yorulmaz “abla” bir başka ikiliyi gözüne kestirip yollarını keser, hikâyesini tekrarlar. Bereket bunlar daha ılımlıdır, sadece “abla”nın kuponu satmak isteyebileceğinden şüphelenmişlerdir. “Yok yahu!” der kuponun yerini bulmasından mutlu “abla”, “Biz yirmi yıl margarin yedik, hem de yokluğunda kuyruklara girerek; ben grafikerim, üstelik margarin reklamı yapan ajansta çalıştım. Biliyor musunuz, ambalajında hidrojenize diyor ya, işte ona bir hidrojen atomu daha eklendiğinde elektrik kablosu plastiği oluyormuş, yaa… Artık doktorlar zeytinyağı yiyin diyorlar.”

Hiç yorum yok: