14 Nisan 2018 Cumartesi

“Abla” 2017’nin son, 2018’in ilk üç ayının dökümünü yapar, önemlidir.


2017 senesinin dokuzuncu ayı ortalarında, on iki yıldır yaz-kış yaşadığı yazlığını kapatıp İstanbul’a giden “abla”nın amacı, üçüncü yaşını doldururken, -sözün tam anlamıyla-muhteşem bakıcı ablası mimarlık okumaya Rusya’ya giden torununun yuvaya alışıp toplum hayatına kendince katılmasında çekirdek aileye destek olmak.
 
Araya kızının, iki yaşından 2017 kışına dek oturduğu otuz dört yıllık evinden, taşınma sürecinin de karıştığı altı ay “abla” için zorlayıcı bir kendiyle yüzleşme, becerebildiğince eğitme dönemi olur. Ego’su, öfkesi ile yüz yüze gelir, gördüğü yüzleri de hiç beğenmez.

Aile Dizimi’ne katıldığı Doğal Sağlık Danışmanı’ndan “Yanılgılarımız” başlıklı meditasyon daveti alan “abla” çiçek ve mumlarla düzenlenmiş güzel öbeğin çevresindeki sandalyeye oturduğundan kalktığı ana dek, ne yanılgım olabilir ki, burada işim ne, diye düşünerek en büyük yanılgı içinde debelendiğinin farkına varabilmesi için, meditasyon bitiminde eve dek gecenin serinliğinde, yarım saat yürümesi gerekir.
 
Ana babasının geç vakte dek çalıştığı bir akşam yatmadan önce, diş fırçalama seansı sonrası ellerini yıkayan oğlancık “klem” ister. Annesinin seçimi, -“abla”nın ülkede salgın mı var, ne gerek diye karşı durduğu- etiketinden yüksek oranda mikrop öldürdüğünü bağıran sıvı sabun kuruttuğundan, ellerine krem sürülen çocuk alıştığı düzeni sürdürmek –kazandığı otorite alanını korumak- için diretir. Ego’su Sebastian bu fırsatı kaçırmaz, sağduyusu Basiret Hanım’a kulak vermesi gereken “abla”nın aklına, yüksek perdeden seslenir, kışkırtır. Beceriksiz anneanne “abla”, öncesinde bol bulamaç kremli ellerle ne izler bıraktığını bildiğinden karşı durursa da oğlan kararlı ve azimlidir, beklenildiği üzere güç çekişmesinin galibi olur. Kendisi ile kendisi arasında kalıp öfkeye kapılmamaya çalışan “abla”nın, burnunu çeke çeke odasına yollanan minik oğlanın ardından bakarken gözleri şefkatle dolar. Gözyaşlarının diğer nedeni ise hiç şüphesiz ego’su karşısındaki güçsüzlüğüdür.
 
Sınav soruları torunundan çok kızından çıkan, genel temizlik dışında ev işlerini bir yere dek üzerine almış “abla” bir zaman sonra bir bakar ki, dört artı bir evin hizmetçisi olmuş. Dağınıklığı sevmediği gerekçesiyle koşuşturup durmakla kalmaz, ev halkından pes perdeden de olsa yardım talep eder. Damadının saygılı “çok yoruluyorsunuz, yapmayın…”larına karşın kızının tepkisi çok daha serttir. O, annesinin, destek, paylaşım, en azından daha az cep telefonu, daha az candy crush, daha çok yüzüne bakılması talebine sertçe “karışma!” yanıtı verir.
 
“Abla”yı özellikle “karışma!” kısmı incitir, ona göre anne karışır, karışmalıdır; karışmayan kişi Gülizar Hanım’dır, her Pazartesi gelir ortalığı tepeden tırnağa pir-ü pak eder, emeğinin karşılığını alır gider, bir şeycik demez, hiç “karışmaz!”.
 
Beraberliklerinin altıncı ayı, -artık yaptığı kaçma planlarının tarot falında açıkça görüldüğü- 2018’in üçüncü ayı civarı, nobranlığı acı veren kızıyla ilişkisi, kendi yetersizlik duygusuyla mayalanıp kabarır artar ve öyle bir “yok artık, bu kadar da kötü değilim!” noktasına ulaşır ki, “abla” kendi değersizliği üzerine deri derin düşünerek yavaşça “kurban” halden muhteşem “öz değerini bilme” haline terfi eder.
 
60. yaşının en güzel hediyesi sayılabilecek bu terfi, işini yüklenip onu güçsüzleştirmiş, alanını işgal etmiş “abla”ya, rahatını seven egosuyla kendi arasında kalıp hırçınlaşan kızına ailesini, hükümranlığını, en önemlisi gücünü geri vermesini de sağlar; “ben en iyisini yaparım”dan, “ailen için senin yaptığın en iyisi olacaktır”a geçmek genç kadın için de olgunlaştırıcı muhteşem bir terfi anlamına gelecektir.
 
Arada Karma Dizimi’ne de katılan “abla” arkadaşlarına deneyimini şöyle bir maille anlatır: “Oturum, Doğal Sağlık Danışmanı salonunda, terapist hanımın düzenlediği bir küçük meditasyonla başladı. ‘Meditasyonun amacının, ego'nun yanıltmalarını taşıyabilecek talepler yerine, kişisel rehberlerden kişinin ihtiyacına uygun talep ya da sorulara ulaşma olduğunu’ söyleyen terapist hanım, meditasyon sonrası tek tek yanına aldığı kişilerin, rehberlerinden ne duyduğunu, gördüğünü sordu, ona göre de çalışmalar düzenledi. Bu yöntem, yaklaşım, bana Kryon metinlerinde sık sık karşılaştığım, yüksek benliğe yönelik ‘neyi bilmem gerekiyor?’ sorusunu hatırlattı.

Meditasyon sırasında, bana değil birlikte aynı yöne baktığımız, bir elinde kristal bir çubuk tutarken diğer elini sol omzuma koymuş sarıklı, cüppeli, sakallı yaşlı bir adam gördüm, üzerinde çalışmam için verdiği sözcük ŞİDDET idi.

Çok çok uzun bir zamandır öfkelendiğimde bazısı katlanılamayacak kadar ağır şiddet sahneleri gözümün önüne gelmekteydi ve beni çok fazlasıyla rahatsız etmekteydi; bunu nasıl halledeceğimi bilmiyordum, dahası halledebileceğimi de bilmiyordum.

Terapist hanım, kendimi ve "şiddet"i temsil etmek üzere iki kişi seçmemi istedi. Beni temsil eden kadın morfogenetik alana girer girmez, "şiddet"i temsil eden kadına yapıştı. O kaçtıkça beni temsil eden, paçasına yapışarak, yerde sürünerek onu izledi. Terapist hanım bunun üzerine çalışmaya, "korunma" enerjisini temsilen bir bey ekledi. "Korunma" araya girerek "şiddet"i alandan uzaklaştırdı ama beni temsil eden kadın onu geçerek ısrarla "şiddet"e yapışmaya devam etti. Taa ki "şiddet" beni temsil edeni itti, "korunma" tekrar devreye girdi. İzleyen uzun bir zaman aralığında enerjiler çalıştı, sonra terapist hanım beni temsil eden kadına "şiddet seni korumaz" dedi, bir süre daha geçti. Sonuçta beni temsil eden kadın karmanın oluştuğu bu noktadan -kişilerden başlangıçta bu noktaya gitmeleri istenmişti-, şimdiki yaşamına dönmesini temsilen salonun diğer ucuna yürüdü, kendisini nasıl hissettiği sorulduğunda "hafiflemiş olduğunu" söyledi.

Şiddete o tutkulu yapışma(m) hali çok tuhaftı...

Çalışma bittikten sonra terapist hanım katılımcılara, her birinin sorusuyla çalışmasını destekleyen bir yağ ve yanı sıra da bir öğüt verirken bana yasemin kokulu yağ verip yaşamın akışına izin vermemi önerdi.”

“Abla” sonradan bu çalışmayı anlatırken, “meğer” der dalga geçerek, “gerdek gecesi geline gözdağı vermek için kedinin bacaklarını ayıran damat benmişim!”
 
1946, 1958, 1970, 1982, 1994 yıllarında doğanların Çin Astrolojisi’ne göre Köpek Burcu mensubu olduklarını öğrenen 1958 doğumlu “abla”, kırk yıl öncesinden, annesinin arkadaşı dört oğlan büyütmüş hanımın “analık köpeklik Havva Hanım, analık köpeklik!” diye yakınışını hatırlar. “Öyle yapması gerektiği yanılgısı”yla, kendisine hapsettiği kızını özgürleştirip ülkesine, ailesine devrederken “abla” analık kodları taşıyan köpekliğinden bir parça sıyrılıp artık senbilirsinabla’nın hizmetinde; verme ile dengelemesi gereken “alma”, anne kadar “kadın olma”, olana olmayana rıza, akışa uyum, karar değiştirebilme en önemlisi kendini sevebilme konularında çalışmaya devam edecek…
 

Hiç yorum yok: