2017 senesinin dokuzuncu ayı
ortalarında, on iki yıldır yaz-kış yaşadığı yazlığını kapatıp İstanbul’a giden
“abla”nın amacı, üçüncü yaşını doldururken, -sözün tam anlamıyla-muhteşem
bakıcı ablası mimarlık okumaya Rusya’ya giden torununun yuvaya alışıp toplum
hayatına kendince katılmasında çekirdek aileye destek olmak.
Araya kızının, iki yaşından
2017 kışına dek oturduğu otuz dört yıllık evinden, taşınma sürecinin de
karıştığı altı ay “abla” için zorlayıcı bir kendiyle yüzleşme, becerebildiğince
eğitme dönemi olur. Ego’su, öfkesi ile yüz yüze gelir, gördüğü yüzleri de hiç
beğenmez.
Aile Dizimi’ne katıldığı Doğal
Sağlık Danışmanı’ndan “Yanılgılarımız” başlıklı meditasyon daveti alan “abla” çiçek
ve mumlarla düzenlenmiş güzel öbeğin çevresindeki sandalyeye oturduğundan
kalktığı ana dek, ne yanılgım olabilir
ki, burada işim ne, diye düşünerek en büyük yanılgı içinde debelendiğinin
farkına varabilmesi için, meditasyon bitiminde eve dek gecenin serinliğinde, yarım
saat yürümesi gerekir.
Ana babasının geç vakte dek
çalıştığı bir akşam yatmadan önce, diş fırçalama seansı sonrası ellerini
yıkayan oğlancık “klem” ister. Annesinin seçimi, -“abla”nın ülkede salgın mı var, ne gerek diye karşı durduğu- etiketinden
yüksek oranda mikrop öldürdüğünü bağıran sıvı sabun kuruttuğundan, ellerine
krem sürülen çocuk alıştığı düzeni sürdürmek –kazandığı otorite alanını korumak- için diretir. Ego’su Sebastian
bu fırsatı kaçırmaz, sağduyusu Basiret Hanım’a kulak vermesi gereken “abla”nın
aklına, yüksek perdeden seslenir, kışkırtır. Beceriksiz anneanne “abla”,
öncesinde bol bulamaç kremli ellerle ne izler bıraktığını bildiğinden karşı
durursa da oğlan kararlı ve azimlidir, beklenildiği üzere güç çekişmesinin
galibi olur. Kendisi ile kendisi arasında kalıp öfkeye kapılmamaya çalışan
“abla”nın, burnunu çeke çeke odasına yollanan minik oğlanın ardından bakarken
gözleri şefkatle dolar. Gözyaşlarının diğer nedeni ise hiç şüphesiz ego’su
karşısındaki güçsüzlüğüdür.
Sınav soruları torunundan çok
kızından çıkan, genel temizlik dışında ev işlerini bir yere dek üzerine almış
“abla” bir zaman sonra bir bakar ki, dört artı bir evin hizmetçisi olmuş.
Dağınıklığı sevmediği gerekçesiyle koşuşturup durmakla kalmaz, ev halkından pes
perdeden de olsa yardım talep eder. Damadının saygılı “çok yoruluyorsunuz, yapmayın…”larına karşın kızının tepkisi çok
daha serttir. O, annesinin, destek, paylaşım, en azından daha az cep telefonu,
daha az candy crush, daha çok yüzüne bakılması talebine sertçe “karışma!” yanıtı verir.
“Abla”yı özellikle “karışma!” kısmı incitir, ona göre anne
karışır, karışmalıdır; karışmayan kişi Gülizar Hanım’dır, her Pazartesi gelir
ortalığı tepeden tırnağa pir-ü pak eder, emeğinin karşılığını alır gider, bir
şeycik demez, hiç “karışmaz!”.
Beraberliklerinin altıncı ayı, -artık yaptığı kaçma planlarının tarot
falında açıkça görüldüğü- 2018’in üçüncü ayı civarı, nobranlığı acı veren
kızıyla ilişkisi, kendi yetersizlik duygusuyla mayalanıp kabarır artar ve öyle
bir “yok artık, bu kadar da kötü
değilim!” noktasına ulaşır ki, “abla” kendi değersizliği üzerine deri derin
düşünerek yavaşça “kurban” halden muhteşem “öz değerini bilme” haline terfi
eder.
60. yaşının en güzel hediyesi
sayılabilecek bu terfi, işini yüklenip onu güçsüzleştirmiş, alanını işgal etmiş
“abla”ya, rahatını seven egosuyla kendi arasında kalıp hırçınlaşan kızına
ailesini, hükümranlığını, en önemlisi gücünü geri vermesini de sağlar; “ben en
iyisini yaparım”dan, “ailen için senin yaptığın en iyisi olacaktır”a geçmek
genç kadın için de olgunlaştırıcı muhteşem bir terfi anlamına gelecektir.
Arada Karma Dizimi’ne de
katılan “abla” arkadaşlarına deneyimini şöyle bir maille anlatır: “Oturum, Doğal Sağlık Danışmanı
salonunda, terapist hanımın düzenlediği bir küçük meditasyonla başladı. ‘Meditasyonun
amacının, ego'nun yanıltmalarını taşıyabilecek talepler yerine, kişisel
rehberlerden kişinin ihtiyacına uygun talep ya da sorulara ulaşma olduğunu’ söyleyen
terapist hanım, meditasyon sonrası tek tek yanına aldığı kişilerin,
rehberlerinden ne duyduğunu, gördüğünü sordu, ona göre de çalışmalar düzenledi.
Bu yöntem, yaklaşım, bana Kryon metinlerinde sık sık karşılaştığım, yüksek
benliğe yönelik ‘neyi bilmem gerekiyor?’ sorusunu hatırlattı.
Meditasyon
sırasında, bana değil birlikte aynı yöne baktığımız, bir elinde kristal bir
çubuk tutarken diğer elini sol omzuma koymuş sarıklı, cüppeli, sakallı
yaşlı bir adam gördüm, üzerinde çalışmam için verdiği sözcük ŞİDDET idi.
Çok
çok uzun bir zamandır öfkelendiğimde bazısı katlanılamayacak kadar ağır şiddet
sahneleri gözümün önüne gelmekteydi ve beni çok fazlasıyla rahatsız etmekteydi;
bunu nasıl halledeceğimi bilmiyordum, dahası halledebileceğimi de bilmiyordum.
Terapist
hanım, kendimi ve "şiddet"i temsil etmek üzere iki kişi seçmemi
istedi. Beni temsil eden kadın morfogenetik alana girer girmez,
"şiddet"i temsil eden kadına yapıştı. O kaçtıkça beni temsil eden,
paçasına yapışarak, yerde sürünerek onu izledi. Terapist hanım bunun üzerine
çalışmaya, "korunma" enerjisini temsilen bir bey ekledi.
"Korunma" araya girerek "şiddet"i alandan uzaklaştırdı ama
beni temsil eden kadın onu geçerek ısrarla "şiddet"e yapışmaya devam
etti. Taa ki "şiddet" beni temsil edeni itti,
"korunma" tekrar devreye girdi. İzleyen uzun bir zaman aralığında
enerjiler çalıştı, sonra terapist hanım beni temsil eden kadına "şiddet
seni korumaz" dedi, bir süre daha geçti. Sonuçta beni temsil eden kadın
karmanın oluştuğu bu noktadan -kişilerden başlangıçta bu noktaya gitmeleri
istenmişti-, şimdiki yaşamına dönmesini temsilen salonun diğer ucuna
yürüdü, kendisini nasıl hissettiği sorulduğunda "hafiflemiş
olduğunu" söyledi.
Şiddete
o tutkulu yapışma(m) hali çok tuhaftı...
Çalışma
bittikten sonra terapist hanım katılımcılara, her birinin sorusuyla çalışmasını
destekleyen bir yağ ve yanı sıra da bir öğüt verirken bana yasemin kokulu yağ
verip yaşamın akışına izin vermemi önerdi.”
“Abla” sonradan bu çalışmayı
anlatırken, “meğer” der dalga
geçerek, “gerdek gecesi geline gözdağı
vermek için kedinin bacaklarını ayıran damat benmişim!”
1946, 1958, 1970, 1982, 1994 yıllarında
doğanların Çin Astrolojisi’ne göre Köpek Burcu mensubu olduklarını öğrenen 1958
doğumlu “abla”, kırk yıl öncesinden, annesinin arkadaşı dört oğlan büyütmüş hanımın
“analık köpeklik Havva Hanım, analık
köpeklik!” diye yakınışını hatırlar. “Öyle yapması gerektiği yanılgısı”yla,
kendisine hapsettiği kızını özgürleştirip ülkesine, ailesine devrederken “abla”
analık kodları taşıyan köpekliğinden bir parça sıyrılıp artık
senbilirsinabla’nın hizmetinde; verme ile dengelemesi gereken “alma”, anne
kadar “kadın olma”, olana olmayana rıza, akışa uyum, karar değiştirebilme en
önemlisi kendini sevebilme konularında çalışmaya devam edecek…