25 Ağustos 2015 Salı

“Abla”nın okuduğu son kitapta yakaladığı birkaç satır, eski yazılarından birini düzenlemesini gerektirir:

 
Senbilirsinabla, ilk olarak onpunto’da yayınlanan Konsomasyon Taburesi 154’te (28 03 2009), TV’de izleyip etkilendiği bir belgeselden söz eder:
“…Hava muhalefeti yüzünden eve tıkıldıkları gün içinde misafirlerle, şempanzeler üzerine bir belgesel izlenirken, siyah beyaz eski bölüm “abla”nın dikkatini çeker: Biri, elinde dolu bir süt şişesi tutan tellerle üretilmiş anne maketi, diğeri süt şişesi taşımayıp tellerin üzeri yumuşak kumaşla kaplanmış bir başka bir anne maketi: Yavru şempanzeler acıktıklarında gidip süt içerler ve geride kalan zamanlarının tamamını yumuşak kumaş kaplı maketin kucağında geçirirler, muhteşem! Dokunmanın önemi üzerine inanılması zor, etkileyici bir gözlem. “Abla”nın, Irvin D. Yalom’un Nietzsche Ağladığında ve Divan kitaplarında okuyup, terapistinin kendisini ille de omzuna dokunarak uğurlayışında test ettiği dokunulmak, bazı ruhsal hastaların dokunulmaya tepkileri, dokunulmanın taciz başlangıçı olabileceği kaygısıyla bir diğerine dokunmayan –örn. Amerikan- toplumların arızalı duygusal yaşamları, bizim sıkı sıkı sarılmaya yatkın, sevecen ve çoook daha dengeli duygusal toplumumuz; birçok gözleminin yerli yerine oturduğu, bütünleşen bir manzara oluşturur. "Bu çok önemli" diye düşünür "abla"; dokunulmak, bu anda, burada!” olduğumuzun yaşamsal kanıtıdır ona göre...”
Kapağında Uluslararası Bestseller, 2014 Pen-Faulkner Ödülü, 2014 California Edebiyat Ödülü, 2014 Man Booker Finalisti bilgisi verilmiş, Aylak Kitap 2015 yayını, Hepimiz Tamamen Kendimizi Kaybettik adlı kitabında Karen Joy Fowler-bazılarımızın bildiği halde içi kaldırmadığından, çoğumuz da bilmediğinden topluca bilmezden gelinen- çok özel yaşam deneyiminden süzüleni, açık yüreklilikle anlatır.
Sayfa 212’den: “…Ama kimse Harry Harlow’un adını bir bebeğe vermeyecekti. Rhesus maymunu bebeklerini annelerinden ayırmış, onlara cansız anneler vermişti, havlu kumaştan ya da telden anneler. Amacı, başka seçenek olmadığında, bebeklerin hangisini tercih edeceğini görmekti. Bilinçli olarak kışkırtıcı bir söylemle, sevgiyi araştırdığını iddia etmişti.
Zavallı bebekler sahte, aldırışsız annelerine sarılıp durmuş ve sonunda hepsi psikoza yakalanmış ya da ölmüşlerdi. “Onlar hakkında ne öğrendiğini sandığını bilmiyorum,” dedi Lowell. “Ama kısa, hüzünlü, küçük yaşamlarında, onlar Dr. Harlow hakkında çok şey öğrendi, orası kesin…”
 

Hiç yorum yok: