27 Kasım 2015 Cuma

“Abla”, ruh hali sağanaktan parçalı buluta geçer geçmez, geçen üç ayın becerebildiğince dürüst bir dökümünü yapar.


Torununun doğumu için kışı, kızı ve damadıyla geçiren “abla” Mayıs ortası Kuzey Ege’ye dönüp evini, birkaç gün sonra bebekle gelen minik aile için düzenler. Akşamları sobanın yandığı, oğlancığın sağanakla tanıştığı yazın serin ilk günleri ılık Haziran’a, o da yerini, -2012’yi dengelenme yılı sayıp Yeni Çağ takvimini 2013’ten başlatan ezoteriklerin yılbaşı- esintili Temmuz’a bırakır. Önceki iki yılbaşı gibi bu üçüncü yılbaşı da, halâ bazı parçaları yanlış yerlerde yapboz gibi hissettiğinden, kendisini, henüz güvenle hayata bırakamayan “abla”ya, -arınma amaçlı olduğundan emin olduğu- kişisel sağanaklar getirir.

“Hepimiz Allah’a inanıyoruz” der yeri geldikçe, “ama Allah’a güvenmiyoruz. Yarattığı her şeyin iyi, doğru ve güzel olduğunu biliyoruz da hayatlarımızı kontrolden bir türlü vazgeçmiyoruz; şunu şöyle, bunu böyle yaparsak daha iyi olacak sanıyoruz”. 

Teoride pekiyi görünse de, “abla”, pratikte orta bile değil; zamanında beğendiği, her biri tartışılır ifadeleri üst üste yığıp büründüğü, sonunda da aslında, “kendi” sandığı ego’sunca itilip kakıldığını anladığında, peşine düştüğü Tanrısal yanını taşıyan Yüksek Benliği, saflık, duruluk gerektirir. Böylece “abla”, bebeği büyütürken ana-kız kendilerinin de büyüyeceği bilinciyle, olmazsa olmaz sürtüşmeleri ders konusu sayar, inceler, olabildiğince dürüst sonuçlar çıkarmaya gayret eder.

Bebek her şey yolunda büyürken, her adımını sorgulayan genç kadın, “iyi bir anne olabilecek miyim?” paniğiyle boncuk boncuk gözyaşı döker: “Abla”nın, sorumluluk bilinci eğitimi sürecinde kızına, arkadaşlarıyla ilişkisinden odasını toplamasına kadar tekrarlayıp durduğu, “seçimini düşünerek yap, yoksa sonuçlarına katlanırsın” sözü, görünüşe göre tehdit olarak algılanmakla kalmayıp bilinçaltında yerini sağlamca almıştır.

“Abla”nın çeyrek yüzyıl geriden yankılanan annelik hatalarından bir başkası da, kendini, bu gecikmiş (liseyi yatılı okumak üzere başka bir kente gittiğinden, ana-kız arasında zamanında yaşanamamış) ergenlik krizi ortamında ifadede gecikmez: Tartışmalardan birinde “sen anne,” der kızı, “telefonda hep, bana kendimi yetersiz hissettiriyorsun derdin”; yetersizlik “abla”nın her daim ders konularının en başındadır, acıyla hatırlar ve itiraf eder: “Hatta sana, yine (“yine”) ne istiyorsun, derdim değil mi?”.
 
Ömrü boyunca, yetersiz olduğu düşüncesini içinden atamamış “abla”, söyledikleri canını yakacağından küçük kızın konuşmasına izin vermez. Dahası bu, kendini sorumlu hissettiği herkes için böyledir, bir olumsuzluk ihtimali varsa -ki yetersizlik duygusuyla boğuşan bilir, mutlaka vardır-, ne yapar eder konuyu değiştirir, karşısındakini susturur. Zamansız ölümüne dek her daim onayını almaya çalıştığı, her yönüyle mükemmel bir kadın, annesinden aldığı yetersizlik mirasını, tüm tazeliğiyle kızına devreden “abla”nın, toy annenin döktüğü onca yaşın nedeninin, kendi yetersizliğini kabul edip affedememesi olduğunu anlaması zaman alır.

Sonunda beklenen olur: Kanlı dolunayların, Ağustos’un sonuna rastlayan ikincisi suları, tam olarak 27 Ağustos 2015 akşamında, görünürde belli bir neden olmaksızın patlayan –görünmezdeki neden, ezoterik açıklamaya göre, bebeği büyütürken ana-kızın, altı ay boyunca birbirlerinin enerji alanına tehlikeli biçimde girip yayılmalarından kaynaklanan- tahrip gücü yüksek çatışma sonunda, kızının, ulaştığı yeni bilinç düzeyinde “seninle oldukça, senin kızın oldukça ben büyüyemeyeceğim, çocuğumun sorumluluğunu tek başıma taşımalıyım” diyerek dile getirdiği, “abla”nın da yerden göğe haklı bulduğu yeni durum, bebek palazlansın düşüncesiyle üç ay boyunca yazlıktaki ailesine hasret babanın gelmesi, 30 Ağustos sabahı yola çıkmalarıyla, geride katlanılması zor bir boşluk bırakır.

Torununun uyuduğu araba koltuğunun bulunduğu tarafa bakamayan “abla” kimseyle vedalaşamaz, arkalarından dökeceği bir bardak suyu saksılığa bırakıp kendini poyrazın coşturduğu iri dalgalı denize atar; döner dönmez de son 10 yılını bir başına geçirdiği ev burası değilmiş gibi ne yapacağını bilmez bir halde koşuşturarak, bebekten kalan boşlukla kendisine büyük acı ilham eden her bir köşeyi, eşyaları itip çekerek doldurmaya çalışır. Konu komşunun sessizce uğrayıp, ağlamaktan ölüp ölmediğini kontrol ettikleri “abla” evin kokusunu bile değiştirmek için deliler gibi çamaşır yıkar, temizlik yapar. 

Dünürüne durumu telefonda gözyaşları arasında, “evin canı gitti” diyerek betimlerken, bir hafta sonra gelen kız kardeşlerine denizde, tuhaf saptamalar eşliğinde anlatır: Ağlarken ayaklarının bir zemine basmıyor olması garip duygudur, bir de tuzlu suda gözyaşı silme refleksi anlamsız kaçar.

Ardından, ısmarladığı 12 kilo kâğıt kargoyla ulaşır ulaşmaz, Mayıs ayından beri ertelenen 300 kutuluk siparişe gömülen “abla” bir yandan ağlamaya devam eder. Ansızın terk edilişin, duygusal bedeninin ihanet olarak algıladığı, karın göğüs bölgesi merkezli keskin acıyı tarif ederken “abla” komşularına, “şimdi çok iyi anlıyorum,” der, “yaz boyu evlerde, bahçelerde beslenen kedilerin köpeklerin, yaz sonu geride bırakıldıklarında yaşadığı hüznü…”

Aman bir eksik kalmasın kaygısıyla kışla disiplininde 06:30-21:30 koşuşturup elinden gelenin en iyisini yaptığını sanırken, nasılsa birkaç yıl bir aradayız diye düşünen “abla” sonradan “keşke” diye hayıflanır, “işi gücü boş verip doya doya bebeği seveydim”. Yüreğini dağlayan sırtından bıçaklanmışlık duygusunun yanı başında, en az onun kadar acıklı diğer bir duygu, oyundan çıkarılıp devre dışı bırakılmışlık. Daha dürüst bir anlatımla, hiiiiç kendine yakıştıramasa da kıskançlık!

Görünürde, pek öğündüğü torununun özlemiyle gözyaşı döken “abla” görünmezde, -tek başına büyütürken doğru dürüst annelik edemediğini düşündüğünden, borcunu, torununa bakarak ödemeyi dilediği- kızının, emir eri oluşuna, bu aşırı teslim halinde de ağır yaralara yol açan tatbikatlarda hırpalanışına, en çok, en çok da buna “kendisinin izin verişi”ne içerler. 

Sabır, sessizlik “abla”nın vasıfları arasında değildir; susmak kendisi için çok zordur ama elbette, hamileliğin ilk üç ayında hormonlarının alt üst ettiği metabolizmasının, doğum sonrası dengelenmeye çalışmasıyla yeniden alt üst olan genç annenin, sükûnetle karşılanıp üstüne gidilmemesi gerekir.

Bir yanıyla da aslında, sorumluluğunun sınırlarının nerede bittiğini hiç kestirememiş “abla” altından kalkıp kalkamayacağını bilemediği bir duruma, yaşamının 3-5 yılını askıya almak dâhil, kendini uydurmaya çalışmıştır; pek de hevesli olmadığı halde sadece, böyle yapması, öyle olması gerektiğini sandığından kendini zorlar; haddini bilmez, iki numara ufak ayakkabıyla dağcılığa sıvanır.

“Abla” yalnızlığında, olup bitenin kendisini niçin bu kadar acıttığını bulmaya çalışırken en çok, kendisini ikiye bölen, beklentisini karşılayamayan kendisine toslar; zamanın en önemli ezoterik tebliği, kendini sevip şefkat göstermek iken, ve aynı davranış içindeki herkesi hoş görürken “abla”nın, acemi “senbilirsinanneanne”ye en ufak sempatisi yoktur. 

Tüm ömrünce bundan daha çok köşeye sıkışmışlık yaşamamış, ego’su Sebastian’ın diline yığdığı kötü sözler yerine derin bir soluk alıp iyilikler dilediği bir zaman hiç olmamış “abla” kendini bunca sıkı takipten çok yorgun. Yarın ne kelime, on dakika sonrası için bile hâli yokken, kendi tarikatının biricik şeyhi ve yegâne müridi “abla”nın önünde, hatalarının sorumluluğunu kabullenip öğrenme ve hatalarıyla birlikte kendini sevip şefkat gösterme konularında yığınla ders var.

Becerikli annesinin kopulması çok zor yörüngesinden, zor bela kendininkine geçen kızı İstanbul’a varır varmaz, başlangıçta, epey zorlanır ama “abla” yanlışların tekrarlanması riskini göze almaz; karşılıklı gözyaşının döküldüğü telefon konuşmalarına karşın sağlamca bastığı pozisyonunu terk etmeksizin uzaktan, ana oğulun tek başlarına ilk zamanlarını kolaylaştırmaya çalışır.

Gidişlerinden on gün sonra Eylül ortası, düğün için İstanbul’a giderken “abla” yol boyu, ağlamaksızın gidip dönmeyi diler, dualar eder. O arada görüşülüp anlaşılan, “abla”nın da tanıştığı, bebeğin bakımını sevgiyle şefkatle –Allah vergisi- büyük doğallıkla yapan genç kız, anneye yardımcı olmaya başladığından, her şey daha dengelenmiş görünür. Görünmezdeyse “abla”, kendi yokluğunda da her şeyin pekâlâ yolunda gittiğini görmekten bir yanıyla memnunken, eksikliğinin hiç hissedilmemesinin yarattığı hüzün alttan alta içini yakar.

Evine döner, Kasım’ın ikinci yarısı pastırma yazı; Karatepe tırmanışlarından birinde, Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Jandarmanın yaptığı, şimdilerde içinde çamlar katırtırnakları bittiğinden kaybolmaya yüz tutmuş taş bayrağın yıldızında soluklandıkları ara, arkadaşına “abla”, “çok zaman aldı ama sonunda anladım” der, anladığından beri de utandığından dillendiremediklerini –hatalar, kıskançlık, kibir, sahiplenme…- yazabilip bir de yayına koymadan huzur bulamayacağını itiraf eder: Aşeren komşusunun canının çektiği meyve karşılığında bebeği isteyen cadı masalındaki gibi “ben,” der, “bu çocuğu benim sandım, ayrılığın bu kadar acı vermesi bundan…”

Öte yandan birlikte oldukları zaman boyunca tüm yorgunluğuna karşın kendisini tam, bütünlenmiş hissederken, yokluğunda ağır sakatlıkla yerle bir olan “abla”ya göre, muhteşem enerjiyle gelen torunu, emsâli, akranı Yeni İnsan’lar gibi, yol açtığı itiraflar, kendiyle yüzleşmeler hesaba katıldığında bir ihtimal, daha çok büyük resmin ya da -Dünyanın tekâmülünü sürdürmekte sakinleriyle daha yüksek, beşinci, altıncı boyutlara yol almakta olduğu son zamanda- büyük planın parçası, dahası jeneratörüdür. Öyle ki, önce kendine karşı, dürüst olunup arınmadan yol alınamayan bu yolda, bir yandan tüm bedeni –her hücresi tek tek üst boyutlara uyumlanırken-, geniş, koskoca bir yaraymış gibi sızlayan “abla”, gürül gürül de ağlayarak -ne olsa eski modeldir- çok zorlu bir tür arınma yaşadığının bilincindedir. 

İçindeki acıdan yılgın, dışındaki sızıdan bezgin, aylardır ağlamaktan yorgun, çok ama çok üzgün, kendini tez elden sağaltma peşindeyken “abla”, Geçmişin Etkisini Temizleme Şifası aldığı seanslardan birinde, kafatasına enerji aktardığı sıra, takdir noktalarının aşırı çalışmasına dikkatini çeken, eğitmen şifacı arkadaşıyla konuşurken, gözyaşları arasında, “bu dönemi atlatabilirsem” der içtenlikle, “bu sanırım, benim yeniden doğuşum olacak”.

25 Ağustos 2015 Salı

“Abla”nın okuduğu son kitapta yakaladığı birkaç satır, eski yazılarından birini düzenlemesini gerektirir:

 
Senbilirsinabla, ilk olarak onpunto’da yayınlanan Konsomasyon Taburesi 154’te (28 03 2009), TV’de izleyip etkilendiği bir belgeselden söz eder:
“…Hava muhalefeti yüzünden eve tıkıldıkları gün içinde misafirlerle, şempanzeler üzerine bir belgesel izlenirken, siyah beyaz eski bölüm “abla”nın dikkatini çeker: Biri, elinde dolu bir süt şişesi tutan tellerle üretilmiş anne maketi, diğeri süt şişesi taşımayıp tellerin üzeri yumuşak kumaşla kaplanmış bir başka bir anne maketi: Yavru şempanzeler acıktıklarında gidip süt içerler ve geride kalan zamanlarının tamamını yumuşak kumaş kaplı maketin kucağında geçirirler, muhteşem! Dokunmanın önemi üzerine inanılması zor, etkileyici bir gözlem. “Abla”nın, Irvin D. Yalom’un Nietzsche Ağladığında ve Divan kitaplarında okuyup, terapistinin kendisini ille de omzuna dokunarak uğurlayışında test ettiği dokunulmak, bazı ruhsal hastaların dokunulmaya tepkileri, dokunulmanın taciz başlangıçı olabileceği kaygısıyla bir diğerine dokunmayan –örn. Amerikan- toplumların arızalı duygusal yaşamları, bizim sıkı sıkı sarılmaya yatkın, sevecen ve çoook daha dengeli duygusal toplumumuz; birçok gözleminin yerli yerine oturduğu, bütünleşen bir manzara oluşturur. "Bu çok önemli" diye düşünür "abla"; dokunulmak, bu anda, burada!” olduğumuzun yaşamsal kanıtıdır ona göre...”
Kapağında Uluslararası Bestseller, 2014 Pen-Faulkner Ödülü, 2014 California Edebiyat Ödülü, 2014 Man Booker Finalisti bilgisi verilmiş, Aylak Kitap 2015 yayını, Hepimiz Tamamen Kendimizi Kaybettik adlı kitabında Karen Joy Fowler-bazılarımızın bildiği halde içi kaldırmadığından, çoğumuz da bilmediğinden topluca bilmezden gelinen- çok özel yaşam deneyiminden süzüleni, açık yüreklilikle anlatır.
Sayfa 212’den: “…Ama kimse Harry Harlow’un adını bir bebeğe vermeyecekti. Rhesus maymunu bebeklerini annelerinden ayırmış, onlara cansız anneler vermişti, havlu kumaştan ya da telden anneler. Amacı, başka seçenek olmadığında, bebeklerin hangisini tercih edeceğini görmekti. Bilinçli olarak kışkırtıcı bir söylemle, sevgiyi araştırdığını iddia etmişti.
Zavallı bebekler sahte, aldırışsız annelerine sarılıp durmuş ve sonunda hepsi psikoza yakalanmış ya da ölmüşlerdi. “Onlar hakkında ne öğrendiğini sandığını bilmiyorum,” dedi Lowell. “Ama kısa, hüzünlü, küçük yaşamlarında, onlar Dr. Harlow hakkında çok şey öğrendi, orası kesin…”
 

17 Ağustos 2015 Pazartesi

“Abla” senbilirsinanneanne’liğe terfi edeli, Yeni İnsan’ın izini, torununda sürmeye koyulur:

Kryon, Minneapolis Minnesota, 1 Ağustos 2015 tarihli kanal bilgisi: Enerji ve DNA 
Merhaba sevgili varlıklar, ben Manyetik Hizmetten Kryon.

Partnerim bir adım yana çekildi, bu tarz kanallıkların başlangıcında hep olması gerektiği gibi. Daha önce birçok kereler yapmış olduğu gibi, o bunun nasıl yapılacağını biliyor. O bir yerde, eğer öyle tanımlamak istiyorsanız. Sizler gibi o da dinliyor, bununla birlikte onun oyalanacağı şeyler var. Sizlerinki gibi değil, onun daha evvel dediği. Şimdi o konuşmuyor. Yine söylemeliyiz ki bu algının/sezginin, sizler için temiz olması gerek. Söylenenleri kavrayacak sizler için temiz olması gerek. Ben onun bilgisi dışında olan şeylerden bahsedeceğim. Bu gezegenin tam şu andaki “gerçek” fiziksel enerjisinden bahsetmek istiyorum. Daha önce çok defa fizik üzerine konuştuk sizlerle, bugün bunu yapmayacağız. Ama fiziksel şeyler hakkında konuşacağız, 3 boyutlu şeylerden bahsedeceğiz ki, onlar sizi, boyutlar arası kaynaktan aldıkları bazı şeyler aracılığıyla etkilemekte ve değiştirmektedir, sizler bunu biliyorsunuz. 
Biz yıllarca, bu değişimin gelmekte olduğundan bahsetmiştik. Kehanetler kendi tarzlarında gayet açıktılar. Gezegenin farkındalığı değişecekti. Gezegen daha yumuşak bir hale gelecekti. Beklenmedik şeyler olacaktı. Zaten biz de size söylemiştik, garip bir kart geliyordu. Ve onlardan yolda daha çok var. Hiç beklemediğiniz geleceğe yönelik icatlar, hiç beklemediğiniz hareketler, hiç beklemediğiniz iyilik/yardımseverlik, hiç beklemediğiniz daha yumuşak bir enerji sizlere doğru gelmektedir. Çoğu kimse, bu çok tatlı, ne güzel bir öngörü, bu ne kadar da harika bir kehanet diyecektir. Ben size gerçekte neler olduğunu anlatmak istiyorum. Size bunun A, B, C’lerini vermek istiyorum, sizlerin dediği gibi. Sizlere olup biten hakkındaki fiziksellik durumunu ve “gerçeği” anlatmak istiyorum. Bazılarınıza bunlar daha öncekilerin bir tekrarı gibi gelecek ama bu, daha önce küçük parçalar halinde verdiğim şeyler gibi. Bugün gerçekte neler olacağına dair şeyden bahsetmek istiyorum.
Konu: DNA! DNA sizin sandığınız gibi, vücudunuzun içindeki, basit kimyasal bir molekül değildir. O bütünün çok boyutlu bir parçasıdır. Sizin DNA diye isimlendirdiğiniz molekül, galaksinin her yerinde mevcuttur sevgili varlıklar. O yaşamdır, yaşam formlarının yaşamasının yolu, yaşamın kalıbı, yaşamın geometrisidir. Her yerde öyledir. Ve bunu siz göreceksiniz/anlayacaksınız.  Bu sadece bazılarınız tarafından değil, birçoğunuz tarafından iyice anlaşılacaktır. Ve o değişmektedir. O sadece fizik yoluyla değişir. Sizler evrenden, herhangi bir kimyasal değişim almazsınız. Tamamen fizik yoluyla yapılır bu. 
26 yıl önce ben geldiğimde partnerime ilk kitabını yazmasını söylemiştim. Ve yazdı. Dünyanın Manyetik ızgarası kaymaktaydı. Ve kaydı. Öyle olması gerekiyordu. Çünkü gezegenin manyetik ızgarası, “insan bilincinin fiziğiyle” iç içe geçmiştir ve ilişkilidir. Izgarada olanla insan farkındalığında olan değişimler yaklaşık olarak aynıdır. Hayatlarınız boyunca, o çok ve hep aynı şekilde hareket etti. Ve o şimdi daha fazla hareket etmektedir. Hareket ediyor, çünkü onun şu anda aldığı şeyleri alabilmesi için, hareket etmesi gerekiyordu. Bunu mobilyaları hareket ettirmişsiniz gibi düşünün. Daha önce görebileceğinizi hiç düşünmediğiniz bir manzarayı görebilirsiniz mobilyaların yerini değiştirince. Yani sizler ızgaranın yerini, yeniden düzenliyorsunuz ki ona gelenleri daha iyi alabilmek için. Bu, çağrı ile bitecek. 
Evrimsel enerji tarafından çağırılma! Ve bu fizikseldir, o gerçekten fizikseldir. Bir ay önce ve ondan bir yıl kadar önce biz size, gezegeninizin daha önce hiç bulunmadığı bir yere gideceğini söyledik, ki, bir yer -yer olarak adlandırmak istiyorsanız- ya da buna bir alan da diyebilirsiniz, ki bu tamamen fizikseldir, bu ezoterik olarak adlandırılamaz. Bir astronoma sorun: Güneş sistemi koruyucu baloncuğundan dışarı çıkarak, yeni bir cins radyasyon ya da enerji ya da daha önce görmediğiniz bir şey olduğu için adlandıramadığınız başka bir şey içine mi gitmektedir? Güneş sisteminizin koruyucu örtüsünü kaybetmesi olası bir şey midir?  Ki bu korucuyu örtü güneş sistemi hep aynı yerde olduğu için onun üzerinde duruyordu. 
Güneş sisteminiz her zaman hareket halindeydi ve o, galaksinin merkezinin etrafında dolanıyordu. Siz her zaman yeni dönem, zaman ve mekândaydınız aslında. Hep, sürekli… Ama bu gezegen üzerinde olan tüm yaşam zamanları boyunca, hep “bir enerji” vardı. Şimdi o değişiyor. Ve şimdi o değişiyor. Fiziksel olarak. O ne yapıyor? Yeni enerji sizin güneşinizi etkiliyor. Çünkü bu enerji bunu yapmak için tasarlandı. Sevgililer, ya size bu enerjinin, eşiği geçmek için, her zaman burada olduğunu ve sizi beklediğini söyleseydim? Bu evrimsel enerji sizin güneşinizi etkileyecek, yeni farkındalık için Dünyanın manyetik alanının yeni duruş pozisyonu için, sizin güneşinizin doruk çekim alanını etkileyecek.
Entelektüeller şimdi soracaklar, ya biz kendimizi yok etseydik, ya bunu alacak insan kalmasaydı?  Çok basit, hiçbir şey değişmeyecekti. O alan yine orada olacaktı. Aynı enerjiler yine orada olacaktı. Ama siz olmayacaktınız. Bu kadar basit. Ama buradasınız. Yani yerlilerden gelen kehanetler neredeyse tamamlandı, bu alandaki, bu yeni enerji sayesinde. Güneşinizin etkisi ve güneşinizin doruk etki alanı değişiyor. Güneş bunu gerçekleştirmek için sessizleşti! Bir astronoma güneş ve güneşin döngüleri hakkında danışmanızı ve onun şu anda hangi radyasyon yayma döneminde olduğu hakkında soru sormanızı istiyorum.  Astronom size, güneşin şimdiye kadar hiç görülmediği kadar sessiz, sakin bir halde olduğunu söyleyecektir. Güneş patlamaları, güneş noktaları, güneşin etki alanını çevreleyen, çok boyutlu alanlarda bozukluk yaratan şeylerdir. Biz bunun mümkün olduğu kadar sessiz olmasını istiyoruz ve işte bu, tam da o zamandır. Güneş sessizdir ve o sizin hava durumunuzu etkilemektedir. Bunu size söylemiştik. Onun bu sessizliği nedeniyle, sizin hava durumunuzun içsel döngüsünün de, gene öngörüldüğü gibi, gelen enerjiyle yapacağı çok iş var. Bu fizikseldir. Bir astronoma sorun. Onlardan bazıları bu durum hakkında endişe duymaktadırlar. Bir kısmı da duymamaktadır. Bu sizi etkilemektedir. Şimdi manyetik ızgaranın değiştiğini, ne zaman değiştiğini ve niçin değiştiğini biliyorsunuz. Bu fizikseldir. Şimdi bu çok az da ezoteriktir, aynı zamanda bu olmaktadır. 
Bizler size Nodes of the Node (nodes: kapı portal, vorteks, düğüm noktası –ç.n.) hakkında bilgi vermiştik. Pleiadeslilerin, başından beri burada da olup, bu değişimi, bu eşiği bilmeleri ve kehanetlerle yardımcı olmaları, Maya takvimini içseslerle etkilemiş olmaları olasılık dâhilinde midir acaba? Pek tabii ki, bunu sezgiler yoluyla yapmışlardır. Nodes of the Nodes çok hızlı motorlardır ve gezegenin ızgarasını, yani insan farkındalığını etkiler. Gezegenin ızgarası, farkındalığı etkiler. Kristalin hatırlama, manyetik farkındalık, o yumuşak ya da sert olabilir, Gaia ızgarası, hepsi, hızlı, kıvamlı, besler diyebilirsiniz. Ama Nodes of the Nodes, bu daha önce hiç duymadığınız ve bulmanız kolay olmayan bir bilgidir. Kesişen bu enerjiler sadece bir şeyi etkilemek üzere geliyorlar bunu size söylemek istiyorum: Sizin DNA’nızı… 
İnsan DNA’sı şimdi değişime ve dönüşüme hazırdır. Bunu mikroskopta göremeyeceksiniz.  Çünkü bu kimyasal değildir. O fizikseldir. DNA’nın %90’ının işe yaramadığı söylenmişti bu güne kadar, böyle olmadığını şimdi anladınız. Onun içindeki çok boyutlu bilgi, size az önce bahsettiğim kaynaktan bilgiler almaya hazırdırlar. Antenler gibi… Vücudunuzun içinde.   DNA alacak ve değişecek bu da genetiği etkileyecek. İlk önce anneler alacak ve bunu çocuklarına geçirecekler. Anneler bunu aldıklarının ve çocuklarına geçirdiklerinin farkında değiller. Burada nasıl tanımlarsınız bilmiyorum ama belki de biyolojide bir anlaşma var. Yeni doğanlara bu geçecek. Yeni doğanlar diğerlerinden daha değişik bir uyanışta olacaklar. Ve de öyleler. 
Yaradılış hücreleri hakkında konuşmak istiyorum. Bunların ne olduğunu bilmeniz önemlidir. Bu belki de sizler için yeni bir bilgi olacak, belki de olmayacak. Bu Kryon terimi, tıp terimi değil. Belki de tıbbın terimleri de benzerdir. Bu farklı. Bebek gezegene gelir ve olan şudur, siz yeni alan ve enerjidesinizdir, Nodes of the Nodes içindesinizdir, ızgaradan yeni bilgilerle beslenirsiniz ve farkındalık paradigması onlar için farklıdır ve sizin için de. İşler daha iyi işlemeye başlar. Sezgisel benlik, özünüzde olan ve farkındalık arasındaki bariyer… Tüm içgüdüler artacak, bariyerler azalacak. Hazır olun. Kendisi hakkında neyin doğru gitmediğini anlayan çocuklara hazır olun. Eğer o bende bir şey var diyorsa alın onu doktora götürün. Tatlım sen hayal görüyorsun, ya da biraz sonra iyi olursun, düzelirsin demeyin.  Bunu duydunuz.  Bunu şimdi dinliyorsunuz çünkü sizin çocuklarınız da size bunları söylüyor.  Komik hissediyorum, bir şeyler yanlış gidiyor. Yıllardır çocuk büyütmüş bir anne eski enerji paradigmasında kalabilir.  Eski Paradigma, belirli bir sağlık kalıbı içerir. O DEĞİŞTİ!  Çocuklar uyandı, onların da kendi sağlıkları hakkında sezgileri var. Daha özleriyle (fıtrat/doğumla gelen özellik ç.n.) olan köprüler kurulmadı ama onlar buna çok yakınlar. Siz anlayamazdınız, ama onlar anlıyorlar. Onları dinleyin. Çocukların akaşı daha netleşmeye başlıyor. Bu çocuklar size kim oldukları ve neler yaptıkları hakkında çok fazla bilgi verebilirler. Kilise buna hazırlan. Eğer ebeveynseniz ve bunu dinliyorsanız sakın bunu bastırmayın/baskılamayın. Yapabileceğiniz en iyi şeyi yapın, çocuklara hep “saf gerçeği” söyleyin. Saf gerçek. Ben sana inanıyorum, inanmayanlar da olabilir. Gel seninle bir anlaşma yapalım, bu aramızda kalsın. Bu dürüstçedir. Çocuk bunu anlayacaktır. Çocuk bunu anlayacaktır. Siz bir şeyleri alt üst etmek istemezsiniz ve çocuk bunu da anlayacaktır. Çünkü onun bir müttefiki vardır, ebeveyni, ona %100 inanan ebeveyni. Bunlar yeni dönemdeki çocuklar için talimatnamedir. Bu gittikçe daha da güçlenecektir. Çocukları onları (aileyi), bazı şeylerin ne kadar iyi ve yolunda gittiği konusunda şaşırtacaktır. Bu yeni doğmuş bir çocukta, içgüdü şimdiye kadar olduğundan çok daha güçlü olacaktır. İçgüdü insanlarda sıklıkla görülen bir şey değildir, o çoğunlukla hayvanlarda vardır. Çünkü yavru hayvanlarda, hayatta kalabilmeleri için, bazı içgüdüler, doğduklarından birkaç saat sonra kendi başlarına çok rahat yürümeyi başarabilecekleri kadar güçlüdür. Sizde ondan yoktur. 
İçgüdü akaşın bir parçası olarak açığa çıkmaya başlar. Ezoterik olduğu kadar, kimyasaldır da. Hayvanlarda olduğu gibi. Sizde ondan yok. Sizde de olacak. Daha hızlı yemeği ve yürümeyi hatırlayan çocuklar göreceksiniz. Olması gerektiğinden bile daha hızlı. Doktorların çocuk gelişimiyle ilgili bildiklerinden ve size söylediklerinden bile çok daha hızlı gelişenler. Standartların da ötesinde. Buna hazır olun. Bu içgüdüdür. Bu basitçe kimya ile ilgilidir. Ama çok daha iyi çalışmaktadır. Aynı Hayvan Krallığında olduğu gibi. Ebeveynlerinin bildiklerini hatırlayarak gelen çocuklar olacaktır. Ebeveynlerinin yaptıklarını yapabilen çocuklar. Bir insanın yapabileceği her şeyi yapabilen, konuşma, yürüme gibi ve gayet güzel yemek yiyebilen…  Şimdiden itibaren salondaki anneler diyecek ki, düşünecek ki sıfır, her çocuk doğduğunda, bu biraz daha değişiyor. Bir tek hücreye veya bir DNA’ya bakarsanız ve ne oluyor diye sorsanız, o etkinleşiyor… 
Sizler garip bir ezoterik kelime kullanıyorsunuz “aktivasyon” diyorsunuz. Değiştirmeyin bu güzel. Ama aslında tam olarak, olanın karşılığı değil. Siz DNA’yı bir hapisten kurtarıyorsunuz, serbest bırakıyorsunuz. Eğer birisini bir sandalyeye, kıpırdayamayacak biçimde bağlasanız ve yavaşça serbest bıraksanız, ilk önce parmaklarını kıpırdatmaya başlar. Eller tekrar tutmaya başlar, oynamaya, harekete başlar. Çünkü DNA’ya bir şey olmuştur ellere değil, kaslara değil, parmaklara değil, kollara da değil. DNA’ya bir şey olmuştur. Bu salıvermek, iplerini çözmektir. Ben sizin bu vizyonu zihninizde tutmanızı istiyorum. Hareketsiz bırakılmış olduğun bir hapishaneden serbest bırakılmak. Sizin DNA’nız hareketsiz bırakılmıştır. Bu sizin özgür seçiminizdir, bu gezegene gelen enerjiyi alıp onu serbest bırakmak isterseniz DNA sizinle işbirliği yapacaktır. Sizin şu anda yaşadığınız ve değişecek olan budur. Bu DNA Aktivasyonu değil, bu DNA’nın serbest bırakılmasıdır.  Serbest bırakmak!  Şuna bakın, hayalinizdeki paradigmaya, daha önce geride tutulmuş bir şeyin serbest bırakılması. Ve nasıl olacağını soruyorsunuz. Nasıl bir yardım aldığınızın farkında mısınız sizler? Kendinizin bir şeyler mi yaptığınızı düşünüyorsunuz? Siz galaksinin bir parçasısınız, özün özü, Nodes of the Nodes içinde, evrenin yaratıcısının parçasısınız.  Buna Pleiadesliler de dâhildir, buna sizin zaman çizginiz de dâhildir. Bunların hepsi sizin yeni enerjide oturup DNA’nızı serbest bırakmanız içindir. 
Sevgililer, yaşlı ruhlar şimdi size sizlerin bilmesi gereken bir şeyi söylemek istiyorum. Bunun için beklemenize gerek yok. Yaşlı ruhların içinde bu donanım mevcut. Tam da şu anda. Aynı yeni doğanlar da olduğu gibi. Şimdi şunu dinlemenizi istiyorum. Daha evvel hiç bu şekilde bundan sizlere bahsetmemiştik. Sizin DNA’nız bilgi ve şablonlarla doludur. Biz onlara şablonlar diyoruz, onlar hayatın kalıpları ve paradigmalarıdır. Ve o şablonları, siz sadece parça parça olarak almışsınız. Şablonun tamamını bilmediğiniz için, kalıbın kendisinin de ne olduğunu bilmek zordur. Şu söylenebilir, eğer siz şablonun bir parçasına sahipseniz, dizaynın o bir parçası size dizaynın tamamını çeker. O bir parça şablon size tamamını çeker. Ve siz onu isterseniz alabilirsiniz. Bunu anladınız mı? 
Eğer sizde resmin bir parçası varsa, bu parçanın resmin geri kalanına doğru bir eğilimi, arzusu, isteği, yönelimi vardır. Sonunda onu manyetik bir şekilde bulur, yani kelimenin tam manasıyla ona doğru uçar, şablon yerine yerleşir ve siz de tüm olanı alırsınız. Hepinizde şablonun parçaları var. Ve yaşlı ruhlardaki tüm bu parçalar, şimdi kendilerini, kelimenin tam manasıyla, şablonun geri kalan büyük parçanın isminin çağırılmasıyla/söylenmesiyle, ona iliştirmek için hazırlar, ismi söylenince o öne çıkar. Ve bu yeni enerjide bu, yapabileceğiniz bir şeydir. Şablonun eksik parçalarını bir araya toplayabileceksiniz, siz yaşlı ruhlar. Şablonlardan biri hiç yok olmaz. O bir kullanım kılavuzu parçasıdır. Bunu lineer olarak düşünmeyin ama o doğum kullanım kılavuzudur. Nasıl geldin, 5. günde hangi sayfayı istedin, 5 aylıkken hangi sayfayı istedin? 30’unda hangi sayfayı istiyorsun? Hepiniz biliyorsunuz ki, her sayfa farklıdır. Büyümenin kronolojisinden dolayı her sayfa farklıdır.  Sayfalar hala oradadır. Şablonda hala oradadır, benim Yaradılış Hücreleri diye adlandırdığım. 
Yaradılış Hücrelerini size açıklayacağım. Yeni doğanlarda büyüme ve öğrenmeyi hızlandıran hücrelerdir. Şimdi doğan tüm çocukların antenleri, sizinkilerden 10 kat daha da uzundur. 6 ayda tüm Dünyayı soğururlar. 6 ayda her şeyi öğreniverirler. Konuşma, yürüme, her şeyi, onların antenleri çok büyüktür. Odadaki her ebeveynin her düşüncesini ve farkındalığını dinler dururlar. Bunu biliyorsunuz. Şimdiki çocuklarınki farklıdır. Sonra o yavaşlar ve sonunda sizin bir yetişkininiz olur. Yaradılış Hücreleri, onlar hala oradalar. Şablonlar hala oradalar. Siz onları çağırdığınızda ve nasıl yapılacağı ile ilgili hazırlanan talimatname hala oradadır. Bu arada bunların hepsi fiziktir. Şimdi yaşlı ruh bu hücreler senin için kullanıma hazırdır. Sadece git onu al. Kitapta. Olumlamayla yapabilirsin, farkındalıkla yapabilirsin, meditasyonla yapabilirsin, kendi özünle her nasıl iletişim kurmak istiyorsan… 
Yaradılış Hücrelerin aktive olmaya hazırdır, yani bunun senin için anlamı, aydınlanmaya doğru hızlıca büyümektir. Hangi durumdaysan şu an; şifa olabilir veya öğretmenlik olabilir, ya da yetenek olabilir, düşünebiliyor musun, tam şu anda, hangi yaşta olursan ol, o 10 misli güçlü olacaktır. Yaradılış Hücreleri yaşlı ruhlar için hazırdır.
Yaşlı ruhlar deyip duruyorum. Dikkatinizi çekti mi? Sizler mezun oluyorsunuz. Bir başka deyişle birçok hayat süresi size yenilerden,  4-5 kez gelenlerden daha çok şablon bilgisini vermektedir. Kim bilir kaç kez Dünyaya geldiniz? 100 kere belki de 1000 kere. Tecrübe geliştirmek, neler olduğunu anlayabilmek için. Bu odadaki herkes, kendisine biliyorum burada daha önce bulunmuştum diyebilir. Bu odada olanlar, siz çok fazla biliyorsunuz, çok fazla hissedebiliyorsunuz. Başka türlü olamazdı. Bu belirtilmişti size. Bu doğru ve bu gerçek sizler yaşlı ruhlarsınız. Size söylediğim her şey, insanın yeni enerjide yükseltilmesiyle ilgilidir. Eğer algılarınız uyarılmış ve bekliyorsanız. 
Yükseltilmiş bir yaşlı ruh nasıl bir şeydir? Cevap, şefkattir. Bununla kapatacağım. Kendi akaşınızın madeninde aradığınız sır, şefkatli bir farkındalıktır. Bu sizi şaşırttı mı? Uzun süredir eksik olan odur. Akaşınıza ulaşınca, kendinizle temasa geçtiğinizde, kim olduğunuzu yeni baştan yazarsınız. Kendinize karşı şefkatli davranmak konusunda bir anlaşmaya varmanız gerekecektir. Kızgınlık yok, başkalarına yardım, içinizdeki Tanrının saflığı… Bunu daha önce söylememiştim. Bu fiziktir. Farkındalık fiziği, şefkati yaratır, ben buna şefkatli davranış diyorum. Kendi akaşınızın derinliklerini kazabilirsiniz, bu odadaki herkes için ve bunun nasıl yapılacağını bilen yaşlı ruhlar için geçerlidir. Ve dinleyenler için de. 
Ben kim olduğunuzu biliyorum. Siz yaşlı bir ruh olmasaydınız dinlemiyor olurdunuz, hatta ilgilenmezdiniz bununla. Yaşlı ruh sen o’sun, sen o olduğunu biliyorsun. Şefkat bu gezegendeki tüm duyguların tanımlanmasının kralıdır. Şefkat ve başkalarına yardım olmazsa bu iş yürümez. Aslında hiçbir şey yürümez. Çok yavaşça aralarında bir yarık oluşur şefkatliler ve şefkatsizler arasında. Ve bu gene açıkça görülebilir hale gelir. Açıkça. Yardım veya ilgisizlik ve yardım etmeme, zihin durumudur. Ayrım orada gelir. Endişelenmeyin şefkatli olanlar. Ustanın yetkilerini alınca, ışık etrafınızı sarar. Kale duvarlarına gerek yoktur, bazılarınız ne dediğimi anlayacaktır. Güncel hastalıklara yakalanma yoktur. Onlar size dokunamayacaklardır. Şefkat sayesinde. O fiziktir, o gerçektir. Fizikseldir. Ve o şu anda oluyor. Toplumunuz bunu yansıtacaktır. Düşündüğünüzden de daha hızlıca. Belki de benim çılgın olduğumu düşünüyorsunuz. Sadece bekleyin. Bazı garip kartlar gelmektedir.  İyilik yeni enerjinin içindedir.
Ben Kryon, insanlığa aşığım.
Ve de öyledir.


Çeviri: Filiz Bastuzel

24 Temmuz 2015 Cuma

Onverita da kapanır… “Abla”nın blog yazma azmi göz yaşartıcı; üç Yeni İnsan ve bir de kitap: Gaia Etkisi


“Kendi ölçülerinde iyi” okunduğunu düşündüğü onverita’nın kapanışı, “abla”nın moralini bozmaz, uzun torun aralıklarıyla da olsa ilk fırsatta yazmaya niyetlenir:

Bir ahbabın, kırıp döktüğünün sorumluluğunu, kendisini koruyan ablasını yalanlayıp “hayır anneciğim ben kırdım” diyerek alan, bir buçuk yaşındaki oğlu, gece uyanır; başucuna konmuş biberonu alır, sütünü içer, yeniden uykuya varmadan odanın diğer ucuna fısıldar “teşekkür ederim anneciğim!”.

“Abla”nın kardeşinin, ofis hiyerarşisinde üç basamak altındaki bir çalışanla yaptığı çok öfkeli konuşma, gencin “yalnız siz sesinizi çok yükseltiyorsunuz…” demesiyle bir başka renk alır.

Kaybettikleri eniştesi için yaptığı başsağlığı konuşması sırasında, kuzeninin, kızını anlatırken duydukları, “abla”yı şaşkınlıkla karışık hayranlığa sürükler. Bir yıl yurt dışında ekonomi okuyan genç kız, babasına yılsonunda, bu bölümde okumama kararını bildirir; gerekçesi, “ekonomi insanların zayıf yanlarını inceliyor, ona yöneliyor ve sömürüyor”. Ertesi yıl da, diş doktoru babanın hayretini gizlemeyerek “…hem de altı yıl sürecekmiş” dediği, -“abla”nın her duyuşunda gülesi geldiği, birkaç yüzyıllık batı tıbbının demesiyle “alternatif”, binlerce yıllık- Uzakdoğu tıbbının bir dalında eğitime başlar.

Bu üç genç insan “abla”ya kalırsa, gidişatını beğenmediği, -korkuları, yargıları türünden engelleri yüzünden, yazmaktan fazlasını beceremediği- Dünya’yı değiştirecek, muhteşem güzellikte, yaşanası yeni bir Dünya yaratacak güçte oldukları gün gibi aşikâr, ışıl ışıl üç Yeni İnsan.

Akaşa Yayıncılık’tan Gaia Etkisi, Gaia ile İnsanlık Arasındaki Olağanüstü İşbirliği Sistemi, Kryon, Monika Muranyi.

Sayfa 88’den: “…O sonsuza dek gider! Bu Evren’in en derin formüllerinden biri olarak mantıklı geliyor mu? Sizin onu bulabilecek uzaylılarla iletişim kurmak için uzaya gönderdiğiniz araçlarınızdan birinin üzerine pi sayısını yazdığınızı biliyoruz. Onun matematiksel bir iletişim aracı olacağını, herhangi bir zeki canlının onu gördüğünde, “İnsanlar pi sayısını bulmuşlar, öyleyse onlar zeki olmalılar!” diye düşüneceğini varsaydınız. Zeki bir toplumun onu gördüğünde neyi bileceğini size söyleyeyim: “Bu yaratıklar uzayda uçuyorlar, ama temel-12 matematiğine bile sahip değiller! Pi’nin ne olduğunu düşündüklerini görüyor musunuz? Onlar halâ temel-10’da olmalılar!” Bu halâ siyah-beyaz televizyon kullanan gelişmiş bir toplum bulmaya benzer. Bakın, temel-12 matematiğinde ifade edildiği şekliyle, pi irrasyonel bir sayı değildir…”

Sayfa 101’den:Soru: Fiziğin iki eksik yasası bilimsel topluluk tarafından keşfedilip kabul edildikten sonra hangi değişiklikleri bekleyebiliriz?
Kryon: Son iki yasanın kabul edilmesi (yasaların altıya çıkması) Newton’un yasalarının 3B ile sınırlı olduğunun kabul ve tasdik edilmesi anlamına gelecektir. Yeni realiteler kanıtlanabilir senaryolar içine yerleşmeye başladığında, tüm fizik dünyası Newtoncular ve Newtoncu-olmayanlar olarak ikiye bölünecek. Yeni yasalar karşısında bile, bazıları potansiyele-dayalı yeni kuantum yasaları kabullenmek yerine, eski yasaları olası-olmayan modellere dönüştürmek isteyecekler.

İnsanlar yapıyı severler ve tek haneli boyutsallık (3B) bunu verir. Siz kaotik bir hal içindeki olasılıklardan söz etmeye başladığınızda, bilimciler ürküp geri çekilirler. Onlar her seferinde aynı sonuca ulaştıran formüller isterler. Dışarıdan değiştirilen niteliklerle çözümlerin değişebileceği fikri lineer düşünüre yabancı bir fikirdir.

Lineer: Eğer bir tavuk yolun karşısına saatte iki kilometre hızla geçecekse ve yol on altı metre genişlikteyse, tavuğun yolun karşısına geçmesinin tam olarak ne kadar zaman alacağını hesaplayabilirsiniz. Lineer dünyada, bu çözüm ebedidir.

Kuantum: Tavuk yoldan karşıya saatte iki kilometre hızla geçerken bir horozun geldiğini görür. Şimdi çözüm değişkendir; çünkü tavuk hızını değiştirebilir de, değiştirmeyebilir de. Böylece, denklemde bir “horoz” kuralı bulunmalıdır. Ne demek istediğimi anlıyor musunuz? Potansiyeller, sürekli değişen bir kuantum enerji çorbasını ve atomik yapı denen kütleyi içeren karmaşık sorunların çözümlerinde önemlidirler.”

Sayfa 142’den: “…Bir çekicin bir çiviyi çakması önceden –mukadder- kılınmamıştır, ama çekiç bu görevi yerine getirmeye yatkındır. Eğer o çekiç bir çivinin yakınında asla bulunmazsa, o zaman bir çakma asla olmayacaktır. Karma sizi önceden hazırlanmış plânlara yönlendirir, ama eğer onu (karmayı) bırakırsanız, o zaman kendi yaşamınızın haritası olursunuz…”

Sayfa 190’dan: “…Siz diğer insanları nasıl algılıyorsunuz? Böyle bir seminere geldiğinizde ve daha önce karşılaşmadığınız kişilerle karşılaştığınızda nasıl davranırsınız? Belki onlara içtenlikle gülümsersiniz. Hatta onlara sarılabilir ve karşınızdakinin başka bir yaşlı ruh, belki bir Işık İşçisi olduğunu fark edebilirsiniz. Kalbinizde onlara karşı bir şefkat duyabilir ve onları sizinle aynı anlayıştaki varlıklar olarak görebilirsiniz. Hatta onları sevebilirsiniz, çünkü onlar da Tanrı ile güzel bir bağa sahiptirler. Sonra, seminer bittiğinde, bu salondan ayrılır, arabanıza atlayıp evinize doğru yola çıkarsınız. Araba sürerken bir başka araba sizin yolunuzu keser! Siz var gücünüzle frene basarak bir kazayı son anda önlersiniz. Bu durumda o kişi hakkında ne düşünürsünüz? Tabii, doğal olarak onu seversiniz, değil mi? (Kahkahalar)

Sayfa 296’dan: “…Evet, galaktik ailenizle karşılaşacaksınız. Bu önce fiziksel-olmayan iletişimle olacak, daha sonra 3B’de olduğu kadar fiziksel hale gelecek. Sizin galaktik aileniz hem fiziksel hem de çok boyutludur. Size bunu hiç söylemedik mi? Onlarla karşılaştığınızda birbirinize sarılabilirsiniz. Onlar bunda ısrar edeceklerdir, ama (onların boyları çok daha uzun olduğundan) sizin biraz yukarıya uzanmanız gerekebilir…”

15 Haziran 2015 Pazartesi

“Abla”, Kryon İstanbul Semineri 2. Günü bant kaydını da, şifacı eğitmen Filiz Baştüzel çevirisiyle, yine hiç yorumsuz, yayına koyar:


Kryon İstanbul Semineri, 12 Nisan 2015 Pazar, Mini Kanal Seansı Çevirisi:

Merhaba Sevgililer,

Ben manyetik hizmetten Kryon. Daha sonra benim sesimi dinleyecek olanlar, burada şimdi vuku bulan öğretiyi bilemeyecekler. Bu çok yoğun/derin bir fikir. Bir birey olarak insanoğlu, kendi hayatını yönetmeye muktedir olabilecek. Sadece kendini değil, kendi başına gelen şeylerle ilgili eşzamanlılığı da kontrol edebilecekler. Bu, Yeni Enerjinin, hızlandırılmış bir parçasıdır. Ancak, ancak bunu dinleyenler ve odada bulunanlar prensibi uzunca bir süredir kullanıyorlar (kullanıyor olacaklar).

Burada olanları kutlamak istiyorum ve de dinleyenleri. Bu ileri derecedeki kavramları, kendi çalışmalarında, uzunca bir süreden beridir kullandıkları için kutluyorum. Şifacı, tam olarak, neyi iyileştirmediğini bilir. Enerjiyi değiştirirler. Böylece karşılarındaki kişinin kendini şifalandırmasını sağlarlar. Dolayısıyla şunu bilirler ki, insanın bilinci, kendi hayatını şifalandırabilir. Bu inançtır (inanmakla alakalıdır). Yani şifacılar da diyebilirsiniz onlara, ya da inanç uzmanlarımız olarak da isimlendirebilirsiniz onları. Ama bu (iş göründüğünden) daha da fazlasıdır. Daha da fazla karmaşıktır.

Sevgililer sağduyu (aklıselim) ile anlaşılan şudur ki; bu Yeni Enerjide yapmak istediğiniz her şey, sadece sizin ellerinizdedir, başka kimsenin değil. Hatta kanallık seansı, hatta bir okuyucu’dan alınan tavsiyeler, o ne derse desin inanılmadıkça, hiçbir işe yaramaz. Bir insan bir şeye tamamen inandığında, bedenindeki hücresel yapı bile değişir. Beden dinlemektedir. Her zaman onlara gönderdiğiniz mesajları bilir. Bunun ispatı asırlardır mevcuttur.

Bazılarınızın homeopaty diye adlandırdığınız, eski bir sistem var. Bu onun her zamanki ismi değil. Bu onun yeni adı. Sadece birkaç bin yıldır sizinle. Ama prensip şudur: Bedeninize neye ihtiyacınız olduğuyla ilgili bir mesaj veriyorsunuz, çok küçük kimyasal parçayı içeren.  Bu, sizin bedeninizde kimyasal bir reaksiyon göstermekten çok uzak minicik bir parça. Tıp bilimi diyecektir ki homeopaty remedyleri bedenin kimyasını etkilemekten çok uzaktır, çünkü alınan parça milyarda bir gibi çok miniktir. Ama binlerce kişi bundan faydalanmaktadır. Siz bunun bir gizem olduğunu düşünebilirsiniz. Belki de bunun bir mucize olduğunu bile…  Eskiler bunu uzunca bir süredir yapmaktadır, sizler bunu homeopaty diye adlandırmadan çok önce. Bu fikir binlerce yıl kadar eskidir. Bedeninizin içinde olanla temasa geçin.  Sadece ona bir sinyal gönderin, çok minik minik bir parçanın içinde. Beden ne istediğinizi anlayacak. Ve beden işin geri kalanını halledecektir. Bu işe yarayan bir şeydir. Bunun işe yaradığını siz de biliyorsunuz. Size şimdi açıkladım, bu doğuştan/fıtri/Allah vergisi olan bir şey. Size söyledim, sizin bedeninizin biyolojisinde muhteşem olan şey şudur, o dinliyor. Bilmek istiyor. Ve siz patronsunuz. Şimdi. Hayal gücünüzü esnetmek çok mu fazla geliyor? Bilinçli homeopaty yapabilirsiniz. Yeni Enerjide, fiziksel ilaç, o minik parça olmadan.  Kendi enerjiniz, düşüncelerinizin enerjisi, akaşınızın enerjisi sizin bedeninizde aynı şekilde çalışmaya başlayabilir.

Bunun da ötesinde, şansınızı da şekillendirebilirsiniz, mesela sizin deyişinizle, sezgi ile doğru zamanda doğru yerde olarak. Hatta bunun ispatı bile var. Ben kimlerin burada olduğunu biliyorum, gerçekten biliyorum. Bazılarınız bugün buraya geleceğinizi bilmiyordunuz. Veya dün. Son anda yapılan bir seçimle, eşzamanlılıkla yapılan seçimle, buraya geldiniz. Ve işte buradasınız. Doğru zamanda doğru yerde. Duymak için tasarlandığınız şeyleri duymak üzere. Sonsuza kadar hayatınızı şifalandırmak ve değiştirmek üzere. Çünkü hepsi, burada olmakla ilgili sezginizi onurlandırdığınız için gerçekleşti.

Kim olduğumu biliyorsunuz, sizlere konuşuyorum, bu sizlerin başına geldi. Sevgili İnsanoğlu, kontrol, o kadar sizin ellerinizdeki.  Size olanlar ve sağlığınızda ilgili her şey sizin elinizde.  Ve siz bunu bilmiyorsunuz.  Gezegendeki yeni öğreti bu, ama bu aslında bir o kadar da eski. Bunu size ilk kez bu gezegendeki üstatlar söylediler. “Nasıl düşündüğünüz, sizin hayatınızı değiştirir (etkiler) ”. Ve bu sevgiyle başladı.  Bu sizin insan olarak inkâr edemeyeceğiniz bir duygu. Ve bu sizinle nasıl çalışıyor? Bu sadece bir başlangıç. Yapılacak işler var. Çünkü bilincin fiziği var.

Bu akşamki kanallık sırasında size bir sonraki adımı anlatacağım. Buradaki yaşlı ruhun sonrasında neler yapabileceğiyle ilgili. Bu bir yapılacaklar listesi değil, kim olduğunuzu fark etmenizi sağlayacak, hayatınızı değiştirecek bir kavramlar listesi. Hatta zorlukları da görmenizi sağlayacağız. Yaşlı bir ruhun sorumluluğunu…

Biz insanlığa âşığız. Çünkü problemle uğraşmaya ve çözmeye başlıyorsunuz. Alçak insanlık bilincinden, söylediklerimize uyarak, bunu yükseltiyorsunuz. Eşzamanlıkla… Sonunda bunun bir adı olacak. Tepedeki şehrin metaforu, Dünya’ya barışı getirecek.

Devam edin… Devam edin…

Ve de öyledir.

 

Kryon İstanbul Semineri, 12 Nisan 2015 Pazar, Üstatların Dönüşü başlıklı Kanal Seansı Çevirisi:

Merhaba sevgililer, ben manyetik hizmetten Kryon.

Bu akşamki mesaj, uzun bir mesaj olmayacak. Ama sizinle tartışmak istediğim çok somut/derin enerjiler var. Bunu yapmadan önce… Bu binada meleksi olan bir grup var. Bazılarınız bunu biliyorlar. O nedenle burada, bir enerji var. O hissedebileceğiniz bir enerjidir. Odaya girdiğinizde onun farkını hissettiniz.  Burada olan şeyi tarif etmek zor.  Eğer meleksi deseydim anlar mıydınız? Belki… Eğer size ondan daha fazlası deseydim, anlar mıydınız? Evet öyledir.

Size şunu sormama müsaade edin. Sizin perdenin öte tarafında olan bizler hakkındaki sezginiz/algınız nedir? Perdenin öte tarafında olanları insanlıktan ayrı olarak mı düşünüyorsunuz. Yoksa onları birbiriyle bağlantılı olarak mı görüyorsunuz? Onlar birbiriyle bağlantılıdır. Tanrı sizin içinizde. Sizler Yaratıcı Kaynağın uzantılarısınız. Bunu biliyor muydunuz? Yaratıcı Kaynağın uzantısı. Bu sizin bir aile olduğunuz anlamına gelir. Ve aile önemlidir. Her şey kadar önemlidir. Bu binada bulunan grup, bu toprakların eskilerini içeriyor. Size bakıyorlar ve tebrik ediyorlar. Sevdiğiniz ve kaybettiğiniz bazı ruhlar, bir derece buradalar. Ve onları hissedebilirsiniz. Çok şiddetli, çok derin. Burada neler olduğu...  Rüzgâr esiyor sevgililer. Sizin için yeni enerjilerle dolu. Galaksi sizin farkınızda.

Size bir şey söylemek istiyorum. Bu gezegendeki spiritüel olan neredeyse tüm doktrinler, şimdi şu anda olanlar hakkında bilgi içeriyorlar. Bazıları, son zamanlardakiler dediler ki, geri dönen üstatlar olacak. Onları tekrar göreceksiniz dediler. Bazı yerliler yaratımın geri döndüğünden bahsettiler. Döngünün tamamlanması için… Bazı eskiler kendi tanrılarından, onların geri geleceklerinden bahsettiler. Günün birinde gerçek formda geri geleceklerini söylediler. Günün birinde onların Dünya üzerinde yürüyeceklerini söylediler. Bu, Dünya için çok bilinen bir ipucu. Şu anda gezegende üstatlarının geri dönüşünü bekleyen çok fazla kişi var. Gözlerine bakıp onlara hoş geldin yeniden, seni özledik demeyi bekleyenler var. Bu nedenle de yükselmiş bir gezegenden bahsediliyor. Daha önceki zamanlara benzemeyen bir zaman. Ve benim haklı olduğumu biliyorsunuz, bu birçok yerde birçok şekilde yazılmıştı.   Uyanış Zamanı…

Sevgililer Ruh sizinle hep bir bilmecelerle/bulmacalar aracılığıyla konuşur. Metaforlarla konuşur. Eğer herhangi bir sistemdeki metinlere bakacak olursanız, ruhtan gelen eski yazılara bakarsanız, meleklerin bildirdikleri, genellikle metafor halinde yazılır. Bunun bir nedeni var. Çünkü sizler lineer (doğrusal) şekilde yazarsınız ve lineer bir şekilde okursunuz.  Lineer bir şekilde anlar ve inanırsınız. Bir kelime arkasından başka bir kelime gelir. Bir düşünce arkasından başka bir düşünce. Ama Ruh öyle değildir. Kaynağın merkezinden gelen mesajlar, çok boyutlu ve çok güzel mesajlar olarak gelir. Geçmişte bunlar insanlara bilmece ve çözülmesi gereken bulmacalar şeklinde verildi. Pek çoğunda metaforlar vardı. Sadece son yıllarda, son 100 yıl kadar geriye dönük olanlarda Ruh sizinle doğrudan bir şekilde konuşmaya başladı, tam da şu an duyduğunuz gibi. Bazen benim partnerim gelmekte olan bilgiyle ilgili kendini çok fazla dolup taşmış hissediyor. Onun güzelliğini hissediyor, onun bütünlüğünü hissediyor. Onun kesinliğini, doğruluğunu hissediyor. Ve ne kadar derin olduğunu. Sevgili eski ruhlar,  yapılacak işleriniz var. Bundan sonra olacaklarla ilgili.

Ben daha önce hiç üzerinde konuşmadığım bir şeyle bunun ucunu bağlamak istiyorum şimdi. Eğer doğruysa; bu gezegendeki Yaratım hikâyesinin başka bir yükselmiş gezegenden geldiği doğruysa. Bu demektir ki, onlar başından beri buradaydılar. Bazen kendilerini sizlere gösteriyorlar. Hatta meleksi olarak da görünebilirler. Sizin, içinden geçmekte olduğunuz bir yerden geliyorlar aynen sizin şu anda geçmekte olduğunuz şeyler gibi. Yüzbinlerce, milyonlarca yıl evrim yaşadılar sizin yaşamadığınız. Öyle bir duruma geldiler ki sizin gezegeninizde tohum attılar ve kelimenin tam manasıyla Yaratıcı Kaynağın bir parçası olarak…

Size bir şey soracağım, bunu keşfedip keşfetmediğiniz konusunda. İçinizde Tanrı olsaydı ve spiritüel olarak gelişmeye, yükselmeye başlasaydınız, öyle bir zaman gelecekti ki sizler yaratıcının içinde eriyecektiniz. Bu çok uzak olabilir. Ama tasarım bu, böyle dizayn edilmiş.  Siz Yaratıcı Kaynak haline geliyorsunuz. Hedef insanlık değil, yükselmiş bir gezegendir. Bu sizi tohumlayan şey, bu sizin yaratım hikâyeniz. Onlar başından beri buradalar. Zaman kapsüllerini kurdular. Çok özel bir şey için. Galaksinin çeşitli yerlerinden size gelmekte olan bilgilerden bahsettik. Çünkü siz 2012 eşiğini geçtiniz. Üzerinden sadece 3 yıl geçti. Bu yıllardan bir tanesi sayılmadı bile. Siz sadece ikinci yıldasınız. Gidilecek çok yolunuz var. Ama başladınız. Bu herkes tarafından biliniyor. Bu gezegen, ışığın içine doğru hareket ediyor.

Şimdi size söyleyeceklerime hazır olun. Üstatların ve tanrıların dönüşüyle ilgili olan bu ortak bilgi, pek çok inanç sisteminde mevcuttur. Şimdi size bir şey söylemek istiyorum.  Onlar zaten buradalar. Hepsi buradalar. Bu çoktan oldu. Ama düşündüğünüz gibi değil. Siz insanlar olarak arıyorsunuz veya meleksi varlıklar…  Sağduyu/Ortak Akıl enerjisini aramaya başlayın. Ki o, sağduyu enerjisi, geri dönmüş üstatlar tarafından, bu gezegenin kristal ızgarasının üzerine, zaman kapsülleri aracılığıyla yerleştirilmiştir. Zaman kapsülleri siz eşiği geçene kadar aktive olmadılar. Kehanetler diyordu ki, o (eşik) yükselen bir gezegenin başlangıcı olacaktır. Üstatların dönmesi gerekliydi. Ama etten ve kandan değil. Konuşmak için onların gözlerine bakabileceğiz şekilde değil. Şimdi size yeniden soruyorum: Burada olanın kim olduğunu düşünüyorsunuz? Burada sizin kim olduğunuzu bilen bir grup var. Eğer duyabilseydiniz onlar size şarkı söylüyor olurlardı. Kalbinizle ilgili olan şarkıyı söylerlerdi.  Benim haklı olduğumu bilirdiniz. Çünkü onlar size zaman kapsülleri tarafından getirildiler, üstatların özlerini taşıyorlar. O sağduyunun (ortak aklın) noktalarını birleştirin. Sizlere yıllar önce ufak bilgi parçaları vermiştik. Ve o zamana ulaşınca tam olarak anlayacaktınız neler olduğunu. Bunu duyup şüphe duyanlar olacak… (Kahkaha) Bu mümkün olamaz. Benimle 50 yıl sonra konuşun. Ve neler olduğunu izleyin. 25 yıl önce geldim, size bilgi verdim ve o zaman bu bilgiler imkânsız gibi görünüyordu. 3. Dünya Savaşı olmayacak. Armageddon olmayacak. Bunların tümü bazılarınızın olmasını beklediği şeylerdi.   Kehanetler medeniyetin sonuna işaret ediyordu. Size böyle olmayacağını söyledik. Bu demektir ki, eski kehanetlerin hepsi kaybolup gitti. Ama siz gene de onlara geri dönmeye çalıştınız, peki sonrasında neler olacak diye. Sevgililer hikâye artık değişti. Kehanetler gerçekleşmedi. Siz değiştirdiniz.

Şimdi size yeni kehanetleri veriyorum. Üstatlar ufak ufak geri döndüler. Bu gezegende beklediğiniz enerji yükselmeye başladı. Bu gezegenin ezoterik ızgaraları, geçmişin üstatlarından enerji desteği almaktadır. Bunu isteyen eski ruhlara geçiriliyor bu enerji.  Bunu isteyenlere. Buna inanmaya niyetli olanlara. Gerçekliğini görmeye niyetli olanlara.  Bu sadece bir başlangıç.

Dün size mesajlar verdim.  Eskiler hakkında, sizin eskide kim olduğunuz hakkında. Belki de bu nedenle buradan mutlu çıktınız. Bu iyi haber dediniz. Şimdi size hikâyenin geri kalan kısmını anlatacağım. İş başlıyor sevgililer. Şimdi iş başlıyor. Bu gezegenin üstatlarının kendilerini tekrardan buraya geri getirmelerinin bir tek nedeni var. Böylece onların bilinçliliğini kendinizinmiş gibi alıp sahipleneceksiniz. Sizler yeni bir üstatlık sistemine giriyorsunuz. Çok yavaş bir şekilde. Üstatların niteliklerini yavaş yavaş sahiplenmeniz sizden bekleniyor. Dramatik olanlarını değil. Etrafta dolaşıp insanları şifalandırma şeklinde olan özelliklerini değil. Zor olanlarını. En büyük olanlarını. Şefkat… Onlar gibi olmayı öğrenmeniz gerekiyor. İşte iş burada başlıyor.

Aynı zamanda size bir soru soracağım. Kişisel bir soru, benden size. Sevmediğiniz insanlar hakkında nasıl hissediyorsunuz? Sizlerden sevmediğiniz birisini gözünüzün önüne getirmenizi istiyorum. Hemen insan beyniniz size onları neden sevmediğinizi söyleyecek. Onu bir kenara bırakmanızı istiyorum. Bu zor olacaktır. Üstatlar beyaz ışıkla gelirler. Şimdiye kadar gördüğünüz en saf beyaz ışıkla. Ve size bunu geçirirler, sizinle bunu paylaşırlar. Size şunu soracağım. Siz çevrenizdekilere ne renk bir ışık geri yansıtıyorsunuz. Sevmediğiniz kim?  Onları şimdi hayalinizde canlandırmanızı istiyorum. Niye sevmediğinizi değil. Ben onları bir kişi olarak hayalinizde canlandırmanızı istiyorum. Onların ışığını sizin ışığınız gibi görmenizi istiyorum. Onların daha önce ne yaptıklarının veya neye inandıklarının da hiç bir önemi yok. Gerçekten öyle değil mi?  Onların ailelerini görüyor musunuz? Bu gezegende yaşamış olan üstatlar herkesi ailelerinden biri gibi görmüşlerdir. Ya siz? Ya siz? Kalbinizi katılaştırmak sizler için ne kadar kolay. Hangi paradigmaya alışıksınız? Sokakta bir mültecinin yanından geçerken, gözlerini ona çeviriyor musunuz? Çok mu dert? Empatiniz var mı? Onların da içindeki beyaz ışığı görebiliyor musunuz, yoksa farklı mı? Bunlar zor sorular. Hayatınızı yeni bir paradigma içerisinde yaşamak üzeresiniz. Üstatların şefkati, eğer izin verirseniz sizin içinize akacak.  Hangi grup insanla birlikte olmak istemiyorsunuz?  Bunlar zor sorular çünkü siz bazılarıyla beraber olmak istemiyorsunuz. Belki sizin inandıklarınıza inanmıyorlar, ya da sizin asla yapmayacağınız şeyleri yapıyor bunlar. Belki de onların bilinci çok düşük standartlarda. Onların aile olduğunu fark ettiniz mi? Onların da içinde beyaz ışık olduğunu biliyor musunuz?

Şefkat gerçekten ne işe yarar biliyor musunuz? Bu çevrenizdekiler için davet eden enerjidir. Sizin elinizi tutmaları sizin içinizdeki Tanrının elini tutmalarıdır. Sizin eski bir ruh olarak, bu gezegenin üstatlarına karşı sorumluluğunuz var. Sizler bu enerjinin aktığı kişilersiniz. Bu enerjiyle ne yapacaksınız? Özel olduğunuzu bilmek güzel değil mi? Ama bu sorumluluk denen bir şeyle gelir. Bu öyle bir sorumluluk ki siz bunu talep ettiniz ve bunu beklediniz. Hayatlar boyunca sizi dinledim. Ellerinizi dua için birleştirdiniz. Ne zaman, dediniz, ne zaman daha iyiye gidecek? Neden bu şekilde oluyor? Neden bu kadar adaletsizlik (haksızlık)? İşte şimdi buradasınız. Ve her şey farklı.

Bu sizin beklemekte olduğunuz şey. Bu başlangıç. Ama bu sizin bekleyip durduğunuz şey. Önünüzde zor bir iş var. Diyor ki, sizin ışığınızın eşit bir şekilde dağılması gerekiyor. Yani karşılaştığınız herkeste Tanrının ışığını göreceksiniz. Sevmediklerinizde de, beraber olmak istemediklerinizde de, size bir şey yapmış olanlarda, size ihanet etmiş olanlarda bile.  Hatta belki zarar vermiş olanlar. Onlarda da o ışıktan var. Sizler insanlığın köprüsüsünüz.  Sizler bu enerjiyi zaman kapsüllerinden alan o kişileriniz. 5 çift aktive oldu. Toplamda onlardan 12 adet var. Daha fazla çift aktive oldukça, daha fazla sorumluluk hissedeceksiniz.  Bunlar sizin istediğiniz her şey, işte bu sizin istediğiniz şey.

Sevgililer, ben içsel olarak rahatlamanızı gevşemenizi istiyorum. Sezgi size, şefkatin sizde nasıl çalışması gerektiğini gösterecek. Hepiniz birbirinizden çok farklısınız. Hepiniz kendinize has eşsiz yollarda rehber olarak yürüyorsunuz. Ve her biriniz birbirinizden farklı şekilde algılayacak bu mesajımı.  Yoğun değil mi; hepsi geri geldi. Bir rüzgâr esiyor. Kutsal bir rüzgâr. Tazeleyen bir rüzgâr. Beklediğiniz rüzgâr. Hissetmiyor musunuz?

Sevgililer kapatıyoruz. Hoşça kal demeden. Eğer burada gerçekten neler olduğunu anlıyorsanız, sizlerin de ölümsüz olduğunuzu anlayacaksınız.  Ruh asla yaratılmadı, O hep vardı. Hiç yok olmadı, O hep vardı. Ruh aynen hayat döngüsü gibidir. Başlangıcı yoktur sonu yoktur. Partnerim buradan ayrıldığında sadece kendi, bedeni ve ismi gidecek. Ama Kryon’un özü ve bu basitçe meleksi bir özdür, sizi seven özü kalacak. Asla gitmedi, asla gelmedi de, hep buradaydı. İşte ailenin güzelliği bu, hissedebiliyor musunuz? Kaybettiğinizi düşündüğünüz insanlar bile hala burada. Onlar hala burada. Tazeleyen bir rüzgâr eserken. Bilgece. Sizin için onun içinde bilgi var. Eğer isterseniz. Özgür seçim hala gerekli. Ama zaten siz ona sahipsiniz ve buna hazırsınız ve bunun için çalışıyorsunuz, biliyorum.

Sevgililer. Hoşça kal yok, biz böyle bir şeyi kabul de etmeyeceğiz. Hayatın döngüsünde bir seviyede siz her zaman hayattasınız, yaşıyorsunuz. Siz benim ailemsiniz. Siz birbirinizin ailesisiniz. Buradan ayrıldığınızda hangi renk ışıkla parlayacaksınız, konuşmadığınız kişilere karşı? Eski enerji gidiyor artık. Gelecek için yolu gösteren ışık olun. Ve şefkatle başlayın.

Ben Kryon, insanlığa âşığım.

Hoşça kal demiyorum.

Ve de öyledir.

 

Semineri banttan dinlemek isteyenler için: