18 Temmuz 2013 Perşembe Singapur'a yolculuk öncesi grup, yakut, inci ve zümrütün ana vatanı Tayland'dan ayrılmadan, bir mücevher fabrikası gezme niyetiyle Gems Gallery'ye giderler. Yolda, "Değerli taşlar 25 milyon turistin ziyaret ettiği ülkenin önemli gelir kaynağı" diye anlatır rehber, "Dünyanın en büyük ihracatçısı tabii ki kral, ürün sertifikalı, fiyat garantisi verilir, değiştirme yapılabilir. Türkiye'den gelen kuyumcular, Güvercin Kanı dedikleri Siyam Yakutu* fiyatlarının Türkiye'den %30-40 düşük olduğunu söylüyorlar ama ürüne pırlanta girince fark %20-25'e iniyormuş."
Galerinin kapısında parlak renkli yerel giysili ince uzun çok güzel kızların karşıladığı grup önce bilgi alır, sonra parlak ışık altında büyüteçle, değerli metaller, taşlarla incelikle çalışanları, ardından şıkır şıkır aydınlatılmış salonlar dolusu camekanda türlü mücevheri, daha çok bir sanat galerisi gezer gibi seyrederler.
Havaalanına giderken, bakanlık karşısında, kanal kıyısı boyunca birikmiş, bir kısmı parka otlara yayılmış, geceyi orada geçirmişe benzeyen kalabalığın neyi protesto ettiği hakkında Jacques'ın bir fikri yok.
Havaalanında kapılar arkasında, arkada bir şey bırakmama uyarısı bulunan tuvaletler, ağız/el sürülmeden su içilen pınarlar, insana saygının kanıtı, ufak incelikler. Her sınır geçişte adet olduğu üzere -"abla"nın büyük şükranla karşıladığı- rehberin dağıttığı örnek fotokopilerle kolayca doldurulan formun en altında bu kez, büyük kırmızı harflerle uyuşturucunun Singapur yasalarına göre ölümle cezalandırıldığı uyarısı yer almakta.
2,5 saatlik uçuş sonrası inişte, genellikle göze ilk takılan, havaalanı çevresi gecekondu manzarası Singapur'da yok; taze yeşil, temiz, dümdüz bir kent. Havaalanı tuvaletlerinde -"abla" grubunun bir de Japonya'da rastladığı- hijyen doruğu; duvarlara monte edilmiş temizlik spreyi şişeleri.
Pasaport kontrolü sırasında "abla"nın, ortanca kardeşinin yeşil pasaportu epey incelenir; güvensizliğin nedeni, yenilenmemiş olması. O aralık bankolardan birindeki Müslüman görevli, Türkiye'den olduğunu öğrendiği grubu "selamünaleyküm!" diyerek selamlar.
Bir kısmı otobüse yerleşen grubu tatsız bir sürpriz beklemekte; bekleme beklenenden çok uzar, uzadıkça sinirler gerilir. Katılımcılardan biri esip gürlemeye başlamışken rehber eşliğinde otobüse binen hala ile yeğeni ağlamaklı. Tayland'dan 14 yaşındaki yeğene alınan -mermisi boncuk, görünümü gerçek- oyuncak silah kontrol sırasında ortaya çıkar, görevlilerce el konur, dahası delikanlının tutuklanması söz konusu olur; polisin de işe karışmasıyla iş büyür. "Silaha el kondu" diye anlatır rehber, "kesinlikle yasak olduğunu söylediler, görevim gereği yanlarında olmam gerekiyordu."
Gerginlik yatışır, halâ ağlayan hala yatıştırılır yola çıkılır; rehber devam eder "...bakın bu ülke farklı bunu anladınız, uyuşturucunun 1 gramı 1 yıl, 2 gramı 2 yıl hapisle cezalandırılır, 3 gramdan fazlası idam. Burada her yer tertemizdir, sigara içmenin cezası 250, sakız 150, trafik ışığı ihlali 150 Singapur Doları... 30 kişiyiz, bakın bir daha tekrarlıyorum" kontrolde nasılsa gözden kaçmış, bir diğer katılımcının oğluna hediye aldığı oyuncak silahı kastederek "...yanımızda buna benzer bir oyuncak daha var, satıcı geçirebileceğini söyledi, bu defa uyarı ile atlattık ama söylüyorum, sorumluluk size ait."
Tek adada, tek ülke ve tek şehir Singapur hakkında "Burası Hindistan, Çin ticaretini kontrol eden limandır." diye anlatır, "'63'te İngiltere'den koptu, '63-'65 arası Malezya ile birleşti, '65'ten bu yana bağımsız. Etnik yapı karma, Çinli, Endonezyalı, Hintli, Malezyalılardan oluşur. 622 km2, nüfus yoğun. Resmi dil Malayca, yazı dilleri Tamil, Mandarin ve İngilizce. Singapur Doları (S$) kullanılır, 1 USD=1,24 S$, 1 Euro=1,65 S$, 1 TL=0,65 S$"
"Yeşil çok önemli, ağaçların boyları bile aynı hizadadır... Sigara içenlere ikinci sınıf insan muamelesi yaparlar, duraklarda sigara içemezsiniz, yol üzerlerinde bu iş için yaratılmış özel alanlar göreceksiniz. Taksiye biner binmez taksimetre açılır ve fiş verirler. Hayat pahalıdır, bir tek elektronik biraz ucuz olabilir."
Tam karşısındaki sokakta Sofra isimli bir Türk lokantası bulunan otele varan grup odalara dağılır. "Abla" grubunun Hong Kong'da 21., Bangkok'ta 12. kattaki odaları, Singapur'da 10. katta. Banyonun, yer kazanma amaçlı, sürgülü kapısı ile kancalı açma-kapama, kilitleme mekanizması "abla"ya ilginç gelir.
Night Safari-Singapore için binilen minibüsün sürücüsü yine sağda. İçerde kocaman dijital saat yanında, No Drinking, No Eating yazmakta. Karanlıkta varılan, yeşil yüksek ağaçlar arasına dengeli biçimde dağılmış tropik meyve suyu, yiyecek, hediyelik eşya dükkanları ardında, lavaboları açık havada çok hoş tuvaletleriyle parkın bir köşesi, gecenin ilerlemesiyle -yerel rehber Janice'in çok yakına oturmayın önerisini haklı çıkaran, bol gazyağının kullanıldığı- ateş yutan, püskürenlerin gösterisine sahne olur.
Grup daha sonra, kalabalıkta birbirini gözden kaçırmamaya gayret ederek, dörder kişinin oturduğu birkaç sıralı üç kompartımanı bulunan elektrikli gece treniyle yola koyulur. Sessizce yol alınırken yapılan İngilizce açıklamalar, usulca gecenin kendine özgü seslerine karışır.
Yarasa, ceylan, fil, aslan, zürafa, hipopotam, geyik, kaplan, kurt, sırtlan, tilki... Hayvanlar, yapay biçimde bire bir yaratılmış yağmur ormanı ortamında, her biri bir başka sponsorca düzenlenmiş, kendilerine ait alanlarda barış içinde yaşamlarını sürdürürken gözlenebilmekte.
Otele dönerken rehber, "Ortalıkta polis yoktur, şehir kameralarla izlenir" der, "büyük şehirlerde arka sokaklara girmeyin deriz ama burada arka sokak da yoktur."
*Siyam Yakutu görselleri:
Night Safari-Singapore görselleri:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder