27 Eylül 2013 Cuma

Sekizinci gün "abla" grubu, Singapur'da şehir turu sonrası Sentosa Adası'na gider.

19 Temmuz 2013 Cuma sabahı aşağıdaki kilisenin şen şatır çanlarıyla uyanan "abla" grubu Singapur şehir turu için hazırlanır, arabaya yerleşir.
 
Yola koyulur koyulmaz, "Beş adet üniversite var" diye başlar rehber, "Stamford Caddesini izliyoruz. Sir Thomas Stamford Raffles, 1819'da Singapur'un modern tarihini başlatan İngiliz. Uygunluğu dolayısıyla kiralayıp bir liman kuruyor burada. Banka, sigortacılık, ticaret gelişmeye başlıyor. Gelir açısından Singapur Dünya sıralamasında ilk on içinde. Balıkçılık, turizm diğer gelir kaynakları. Singa-Pura, Aslan Şehir anlamında. Şehrin sembolü aslan başlı balık..."
 
National Orchid Garden Orkide Parkı: Çok soğukta yetişenler için klimalı özel bir bölümün yaratıldığı parkta, önlerindeki etiketlerde adları yazılı yüzlerce orkide, görevlilerce, bebek özeniyle bakılmakta. Vanda Joachim isimli bir kadının melezlediği -ulusal çiçek seçilen- orkideyi, kokulular, etçil olanlar, ünlülerin isimleri verilmiş özel üretim orkideler izler.
 
Şehir turu devam ederken rehber, alışverişe gidecekleri uyarır: "Serbest piyasa ekonomisi burada en cafcaflı haliyle yaşanır. Aynı malın değişik fiyatları olabilir. Çin Mahallesi'nden alışveriş yaparken dikkat edin, memlekete dönüşte içinden taş çıkan kamera gördük, hatta ekranda yükleniyor yazısı, sadece kasa laptop... Orchard Road üzerindeki AVM'lerde her markanın kendi dükkanı var, oralardan bakabilirsiniz."
 
"...Bu bölge elçilikler ve pahalı evlerin bulunduğu bölgedir. Devlet sosyal konutlar yapar ama satış, kaynaştırmak amacıyla, etnik grupların nüfusa oranları gözetilerek yapılır. Müslüman, Hıristiyan eşit, %15, Budist %50... Malezya ve Endonezya'da bazı bölgelerde su sıkıntısı çekilir; Singapur atık suyu 40 Cent'ten alır, temizler, 2 Dolar'a satar... Sağda Hard Rock Cafe, solda Tayland Konsolosluğu... Orcard Bulvarı önemli AVM'leri barındırır. En eski binalardan Raffles Otel'de gecelemek 700-7000 USD... Solda bir Anglikan Kilisesi, Parlamento, Singapur Nehri, ticaret ve finans merkezi gökdelenleri, sağda bir Hindu tapınağı, burada hepsi yan yana, yine sağda bir Budist tapınağı..."
 
Buluşma için yer ve zaman kararlaştırıp Çin Mahallesi girişinde dağılan gruptan "abla" ile ortanca gezinirken bir kuytuda, çocuklar için düzenlenmiş bir para müzesi keşfeder gezerler. Camekanlarda orkide, panda, eski ressamlar, kutsal objeler hatta kedinizle düzenlenmiş paralar, para basımında kullanılan gereçler.
 
Buluşulur, şehir turu devam eder: "9 Ağustos 1965 Bağımsızlık Günü'dür, yaklaştığı için evler bayraklarla süslü... Binlerce dolar aidatla üye olunan Kriket Kulübü, İngiliz yaşamından izler... New Bridge Road üzerindeyiz, sağda Marina Bay Sands, solda eski ve pahalı İngiliz oteli Fullerton, sağda Opera Binası**... Ülke 2. Dünya Savaşı sırasında kısa süre Japon işgali altında kaldı. Padang Meydanı solda, Koloni dönemi binaları sağda..."
 
Küçük bir parktan geçip bir kaç basamakla inilen su üzerindeki taraçadan gözlenen: Ağzından su fışkıran efsanevî, balık gövdeli aslan başlı Merlion heykelinin bulunduğu alan kalabalık. "Singapur'un merkezi" der rehber, heykelin arkasında finans merkezlerini barındıran gökdelenlerden yüksek geniş bir duvar, "Karşıda Marina Bay Sands, Opera binası, lotüs biçimli Bilim Sanat Müzesi..."
 
Etkileyici manzara, kim bilir kaçıncı kez, bir de "abla" takımınca fotoğraflanır, arabaya binilir. "Taksimetrelerini 3.00, 3.20, 3.40, 3.90'dan açan beş altı çeşit taksi vardır" der rehber, "bir de önermeyeceğim siyah Mercedes'ler vardır, en pahalısıdır, genelde havaalanı bağlantılı çalışırlar. Gece 22:00'den sonra gece tarifesine geçerler." Japon işgalini anlatan anıt önünden geçen grubun öğleden sonraki programı Sentosa Adası turudur.
 
Adaya giderken yolda, katlarında bahçeler olan binaları beğenen "abla", Singapur'un, park ve bahçelerdeki özen açısından sadece, bir kaç yıl önce gördükleri Japonya ile kıyaslanabileceği fikrindedir. Grup teleferikle önce bir AVM'nin tepesine uğrar oradan devamla Sentosa Adası'na varır. "Turistik amaçla düzenlenmiş adada yerleşim yok" der rehber, "ana adaya teleferik dışında tünel ve karayollarıyla da bağlı."
 
Adada ilk durakta, ülke tarihinin Malay, Hint, Çin, Avrupalı ilk yerleşimcileri ağzından anlatıldığı film gösterisini, incelikli detayları muhteşem, mumya müzesi izler. Gezi boyunca, -"abla"nın aklından daha önceleri neler olduğu, hatta Merlion hikayesinin aslı nedir soruları geçse de- Hong Kong ve Bangkok'ta olduğu gibi Singapur'da da tarih İngilizlerle başlamakta. Müzenin ilk sahnesi, İngilizlerin bir masa çevresinde buluştuğu diğerleriyle anlaşmalarını, gereçleri, eşyaları sergiler. Balıkçı köyünün ilk zamanlarında su üzerinde yapılan basit ticaret (1891); kauçuk ağaçlı botanik bahçesi (1893); özgün giysileriyle Arapların, Avrupalı ve Musevilerin (1840) Yeni Liman'a çıkmaları -martı sesleri eşliğinde- kendi paralarıyla ticaret yapmaları; tek odada yaşamları sergilenen ilk Çinliler (1890); liman ve dok (1890-1920); okuma yazma bilmeyen bir Çinli mektup yazdırırken, Çinli berber ve ailesi -bebek sesi eşliğinde-; terzi, duvar işçisi Malaylar; Hintli sütçü dükkanı önünde topaçla oynayan çocuklar; camı kırık resim, duvarda kurşun delikleriyle Japon işgali... Özenle düzenlenmiş ev içleri, giysiler, sesler, neredeyse kokularla Malay, Hint, Çin, Avrupalıların yaşam ve törenleri anlatan çok başarılı sahneler "abla"da büyük hayranlık uyandırır. Sergi, fonunda her bir etnik grubun bayrağının yer aldığı, her fırsatta tekrarlanan kaynaştırıcı Singapur is my family mesajıyla sona erer.
 
Foklarla Pembe Yunusların, çocuk çığlıklarıyla şen, eğlenceli gösterisini, başları üzerinde geniş yüzgeçleriyle dalgalanan koca balıkların süzüldüğü tüp akvaryum izler. İçinde, yürüyen bantlar üzerinde yol alırken katılımcılardan birinin, aynısının İstanbul Bayrampaşa'da olduğu bilgisi verdiği akvaryumun temalarından biri, çocukları suların kirliliği konusunda bilinçlendirmek.
 
Dünyadaki ve Türkiye'deki emsallerinin aynı fastfood lokantasında ayak üstü atıştırdıktan sonra kumsalda ses, ışık, lazer ve su gösterisi Sentosa's Songs of the Sea için kıyıya inen grup, mahşer kalabalığı içinde bir yerlere ilişir. Uzakdoğu kültürüne -coğrafi açıdan bunca yakınlığına- karşın, tümüyle Amerikan müzikalleri formatındaki gösteri, zenginliğin çoklu etnik kökenleri huzurla örttüğü adada, "abla"ya bile tuhaf görünmez.
 
Sentosa Adası'na teleferikle gelen katılımcılar otobüsle otellerine dönerken rehber, ertesi akşam dönüşe geçecek gruba oda boşaltma, çıkış, uçuş saati hakkında bilgi verir.
 
 
**"Abla"nın, gezi programları sıkı izleyicisi kuzeninden ek: 
"Singapur'daki opera binasının dışını, kavuna benzeyen yeşil büyük meyvenin (içinden turuncu esas meyveleri çıkan) tırtıklı dış kabuğundan esinlenerek yapmışlar."

 
 
National Orchid Garden görselleri:
 

Merlion görselleri: 
 
Opera Singapore görselleri: 
 
Sentosa Adası görselleri: 
 
Sentosa's Songs of the Sea gösterisi: 

Hiç yorum yok: