Ev yapımı terapinin mucidi, kendi tarikatının biricik şeyhi ve müridi "abla" bu kez de, "anda meditasyon/tefekkür"ü icat eder:
Müslüman sözcüğünün derin "Tanrı'dan gelene teslim olma" anlamını kavradığında "abla"nın, bunun, Ezoteriklerin "akışa izin verme, uyum sağlama" ifadesi ile arasındaki paralelliği keşfi uzun sürmez. Gel gör ki, yanında yöresinde kim varsa hepsi gibi, Tanrı'ya inandığı halde güvenmekte zorlandığından teslim olma, akışa izin verme konularında ağır biçimde özürlüdür. Korkunun azmettirmesiyle kontrolü bir bırakırsa her şeyin tepetakla olacağını, kötüye gideceğini, bir daha da toparlanamayacağını sanır.
Denizde yüzerken suyun kendisini kaldıracağını, sürekli kontrol etmezse aniden batıp boğulmayacağını hiç şüphesiz bilmekle beraber "abla" karada, hep diken üzerinde, gözü kulağı açık dinlemede gözlemede, kontroldedir direnir. Huzurla teslim olup akabilmek için kendini her yolla eğitmeye çalışır; çevresindekilerin hayatlarına karışmamaya, gelip gidene olup bitene rıza göstermeye özenir. Öte yandan ezoterikler meditasyon yapmanın, -zamanında çilehanelerde bir hırka bir zeytinle yapıldığı gibi- korku güdümündeki zihni sessizleştirip teslim olmayı, akışa izin vermeyi kolaylaştıracağını söylerler.
Meditasyon ve emsali tefekkür için gerekli uzun, hareketsiz, derin düşünme hali, Merkür etkisinde sabırsız, hareketli, eylem adamı "abla" için denenmiş becerilememiş yöntemler. O da, biraz da zorunluluktan "anda meditasyon/tefekkür"ü icat eder. İncir çekirdeğini doldurmayan bir şey için öfkeyle kalkıp zararla oturmuş, söylenmekte olan kızına akıl verir: "Öfkenin yükseldiği o kısacık an'ı kaçırmayacaksın" der, "çok önemli o anda hiçbir tepki vermeksizin duracaksın, düşüneceksin ve herkes için en iyi, en doğru ve en güzel seçeneği bulacaksın, sonra derin bir nefes alıp yanıtını öyle vereceksin; kararsızsan hiç bir şey yapmayıp sessiz kalacaksın."
Epeydir olayda "an"ı kollayan "abla", "anda meditasyon/tefekkür"ü, çok faydasını görecek kadar sınamıştır; bilir, önerir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder